Used words

a?du? uçan çaldu?? çaldu? -A Abâ(a): Yün esvâb. Hz. Peygamber'in giydi?i yünden yap?lm?? geni? elbise. Âbâd/âbâdân(f): Bay?nd?r ?en ma'mûr. Abdü'r-rezzâk(a): ?eyh San'an. H?r?stiyan bir çoban?n k?z?na â??k olup dinini de?i?tirerek evlenir. Bunun üzerine ona ba?l? olan dervi?ler yan?ndan ayr?l?rlar. ?çlerinden birisi ?eyhini terk etmez. Esas?nda bu ilâhî imtihand?r. San'an s?rr?n? dervi?e verir. ?eyhin evlendi?i kad?n ?slâm olur ve eski hayat?na döner. Kendisinden ayr?lmayan tek dervi? San'an'?n makam?na geçecektir. Bu k?ssa Feridüddin Attâr'?n “Tezkire”sinde olarak dile getirilmi?tir. Edebiyat?m?zda “a?k” sembolüdür. Abes(a): Bo? mânâs?z faydas?z. De?ersiz. Âb-? Hayât(f.a): Hayat suyu ebedî dirilik verdi?ine inan?lan efsanevî su. Hayvan da denilir. Tasavvufta hakîki a?k. ?lm-i ledün marifetullah mür?id-i kâmilin sözleri. Hayvân(f.a): Bkz. Hayât. Zemzem(f.a): Zemzem suyu. Ka'be civar?nda bulunan mübarek kuyunun ad?. Âbid(a): ?badet eden kul zâhid çok ibâdet ki?i. “ehli ?eriat” anlam?nda kullan?lmaktad?r. Aceblemek: Tuhaf bulmak hayret etmek hayretle kar??lamak. Acûz 'Acûze(a): Ya?l? kad?n. Kocakar?. Ad urunmak(t): konulmak isim verilmek adlanmak. Adl(a): Do?ruluk adalet. Ag(t): Ak beyaz. Agaç at(t): Tabut sal. Âgâh(f): Uyan?k bilen ârif. Gönül gözü aç?k olan. Agâz(f): Ba?lama. Agdug(t): A?du?? yükseldi?i ç?kt???.(133/5) A?du?? ?eklindeki kelime vezin gere?i okunmal?d?r. Agmak(t): Yükselmek yukar? ç?kmak. Agu(t): Zehir. Agup-dönmek(t): Yuvarlanmak sa?a sola hareket etmek. Agyâr(a): Yabanc?lar ba?kalar? gayr?lar. kesret. ?nsan?n zihninde Hak’tan ba?ka varl?k varm?? vehmi yaratmas?. Âh u vâh(f): A?lay?p s?zlama inleme hayk?rma. zâr(f): inleme. Ahad(a): Bir tek. Cenab-? Hakk'?n say?ya gelmeyen birli?i demek olup Vahdaniyyetinin hakikati için kullan?l?r. Zat isimlerindendir. Ahbâr(a): Haberler. Ahd(a): Söz verme. Ahî(a): Karde? fütüvvet ehli. Tarîkat karde?i. Ahmed(a): adlar?ndan birisi. Ahvâl(a): Hâller vaziyetler. Ahzân(a): Hüzünler. Ak teleme(t): süt kesik süt. Mecazen temiz sûret Âk?bet(a): ?eyin sonu nihâyet netice. Âkil(a): Ak?ll? aklî dü?ünen eden. Mutasavv?fa göre sûrette tak?l?p kalan zâhid. Akl-? Cüz'(a): Yar?m ak?l. Parça ?lahî zat? anlamayan küllî ak?ldan haberdâr olmayan küll(a): Bütün ak?l tam idrak ma'a?/maî? (a): Dünyevî geçim dü?üncesinde akl?n en alt tabakas?.. Akmak(t): Sald?rmak hücûm yürümek meyletmek. Al/âl(a): Hile desise. Alâ küll-i hâl(a): ?öyle böyle oldu?u üzere kadar. Alâ(a): Yüce ulu. Aldaguç(t): Aldat?c? hileci dünyevî ihtiraslar tuzaklar. Aldamak(t): Kand?rmak inand?rmak. Aldatmak. Aldanguç(t): Aldat?c?. Aldanmak(t): ?nanmak sanmak safça kabul Aldar(t): Aldat?r. Alday? tutmak(t): Boyuna aldatarak oyalamak. Aleyhisselâm(a): Selam olsun. Peygamberler an?ld???nda ta'zîm söylenir. Al?nmak(t): Temiz olmak dokunulmam?? olmak. kelimenin geçti?i m?sra “Nökerli k?zdur kimisi al?nmaduk çoklar yatur” ?eklindedir. Al??mak(t): Alevlenip yanmaya ba?lamak. Ali(a): Ali damad? amcas? Ebu Tâlib'in o?lu. Dördüncü Halife. On ya??nda iman etmi? hiç putlara tapmam??t?r. Gazalardaki kahramanl??? sebebiyle “Esedullah” denmi?tir. cennetle müjdelenenlerden mutasavv?flar taraf?ndan “?ah-? velâyet” tan?nm??t?r. Alk??(t): Övme dua etme. Alu(t): Alçak al?k aptal. Âm hâs(a): Halk seçkinler. Metinde zâhir bât?n(tasavvuf) ehli anlam?nda. A'mâl(a): ??ler ameller hay?rlar. Amel(a): ?? hay?r çal??ma. Âmî(a): Avamdan ki?i halk?n a?a?? tabakas?ndan. hakikatten haberi olmayan. Amm(a): Umûmî herkese ait halk. Amu(a): Amca. An(a): Lahza az zamân. Ân(f): O güzellik melâhat. Anber(a): Güzel koku. Anca(t): O kadar onca. Anda(t): Orada oraya o konuda hususta Andak(t): Hemen anda derhâl. Andan(t): Ondan ona ondan sonra ötürü. An?(t): Onu. An?n(t): Bununla sebeble bundan dolay?. Anlar(t): Onlar. Anmak(t): Hat?rlamak sözünü Ansuz(t): Onsuz. Ansuz?n(t): Birdenbire birden anda. Anter: Ali öldürüldü?ü rivâyet edilen silah?ör. Anun(t): Onun. Ap ar?(t): Tertemiz saf. Âr(a): Benli namus utanma. Arafât(a): Mekke'de hac?larun arefe günü gecesi kald?klar? da??n ismi. Arasât(a): Arsalar k?yâmetde her canl?n?n dirilip toplanaca?? meydan. Mah?er yeri ha??r ne?ir yeri. Ârâyi?(f): Süs bezek ziynet. Araz(a): ??aret alâmet tesadüf kaza. Tasavvufta zâtî hâl keyfiyet. Cevhere ar?z cevherden hariç bulunan. Arbede(a): Kavga gürültü. Âreste(f): Süslenmi? bezenmi?. Ar?(t):Temiz pâk saf müberra berî güzel parlak. Ar??gan(t): ?ddiac? cedelle?en mücadele Ar?tmak(t): Temizlemek tenzih Arkur?(t): E?ri kar?? ters ayk?r? tersine. Armak(t): Yorulmak yorgun dü?mek. Ar?(a): Dokuzuncu gök. âlemi çevreleyen âlem tasavvurunun sonu yüksek noktas? yer. Tavan. Ar?-? 'azim(a): En büyük 'ar? Cenâb-? ar??. Zatî âlem. ?nsân-? gönlü. Rahmân(a): 'ar??. Allah'?n izzet saltanat?n?n tecellî etti?i mahal. Kâmil insan?n Ar??n(f): Gez endaze. Ölçü birimi. Artuk(t): Ba?ka ba?kas? gayr? fazla art?k. Arturmak(t): Fazlala?t?rmak art?rmak artt?rmak. Arz(a): Yeryüzü toprak zemin dünya. Arzûmân(f): Dilek istek. Asâ(a): De?nek baston dayanak. Âsân(f): Kolay. Ashâb-? suffâ(a): sofas?nda fakirler. sahabe mutasavv?flara mistik hayat ya?am??lard?r. ?slâmda ilk sufiler edilebilir. Âsî(a): ?syân eden emirlere itaat etmeyen Âsil-zâde(a.f): Asil ki?inin o?lu ?erefli âileye mensup. Âsitân(f): E?ik dergâh tekye. Âsitân-? mür?id(f.a): Mür?idin tekkesi bulundu?u Ass?(t): Fayda menfaat kazanç. Âsûde(f): Rahat sakin müsterih. A?(t): Yemek. A?akl?k(t): Tevazu alçakl?k. Â??k-bâz(a.f): Â??kla oynayan. A??kl?cak(t): Acele edince acele ederek. A??kmak(t): Â?ikâre/â?kâre/e?kere(f): Belli meydanda aç?k bedihi. Yûnus'un eserinde “e?kere” ?ekline dönü?mü?tür. A?k-bâz(a.f): A?kla oynayan sevgiliyle oynayan A?mak(t): Geçmek ta?mak. “y?l a?mak” gibi. A?r okumak(a.t): Kur'ân'dan on âyet mikdar? okumak. A?urmak(t): Geçirmek. Â?üfte(f): Peri?ân da??n?k â??k. Atâ(a): Verme ba???lama ihsanda bulunma cömertlik. Avâne(a): Beraber taraftar yard?mc?. Avâra(f): Avâre kötü adî baya??. Âvâz(f): Sadâ ses ?öhret. Avret o?lan(a.t.) K?z o?lan k?z. Ayag / ayak(f): Ayakl? içki kadehi. Ayag?n durmak(t): Ayakta durmak. Âyât(a): âyetler. Ayb 'ay?b(a): Kusur leke utand?racak hâl. Âyet-i kül(a): Kur'ân âlem insan-? kâmil. Ay?tmak(t): Söylemek. Âyîne(f): Ayna mir'ât gözgü. Ayne'l-yakîn(a): Görerek inanmak görü?le inanca ula?mak. Ayruk(t): Ayr? ba?ka gayr?. Ayruksamak(t): Farkl? ?ekilde Ayruks?mak(t): Ba?ka türlü ?ekilde olan ba?kas?. Ayuk /ay?k(t): Akl? ba??nda uyan?k. Ayuksuz(t): ba??nda olmayan serho?. Ayyâr(a): Hilekâr desiseci iki yüzlü içi d??? Az bakmak: Küçümsemek. görmek. A'zâ(a): Bedenin uzvu. Âzâd(f): Serbest hür. Âzâdl?k(f): Hürriyet verilmi? serbest b?rak?lm??. Âzâl(a): Ezeller ba?? zamânlar.(Ezelin ço?ulu.). Azâzîl(a): ?eytân ?blîsin Azdurmak(t): Bozmak yoldan ç?karmak de?i?tirmek. Az?k azuk(t): Erzak yiyecek(mecazen) ibâdet. Azîz(a): Sevgide üstün tutulan hürmetli sayg? de?er. Azm eylemek(a.t): Karar vermek niyet gayret Yola Azmak(t): ?a??rmak sap?tmak ç?kmak ayr?lmak sapk?nl??a Azrâîl(a): Ölüm mele?i dört melekten -B Bâb(a): Kap? k?s?m mevzu' fas?l. Bâc(f): Vergi cizye harâc. Bâd(f): Rüzgâr nefes. Badya: A?z? geni? topraktan kap. ?arap tas?. Rumca “batheia"dan. Bâg(f): Bahçe bahçe bostan. Bag?r(t): Gö?üs ci?er yürek. Bâgi(a): Tecâvüz sald?ran haks?zl?k zâlim. Bahadur(f): Cesûr yi?it. Bâhil(a): Cimri hasîs tamahkâr mal?n? k?yamayan. Bahillik(a): Tamahkârl?k hasîslik cimrilik. Bahis(a): ?ddiali söz noksan. Bahr(a): Deniz. Bahrî(a): cins deniz örde?i bal?kç?l bal?k. Baht?lu bahtlu (f.t): Bahtl? talihi iyi k?smetli. Bâl(f): Kanat. Bâlâ(f): Yüksek yukar? yüce uzun. Balaban: ?ri do?an ku?u. Bal?cak(t): Küçük Balk urmak (a.t): Parlamak ???ldamak. Balk?mak(a.t): ???ldamak çakmak. Ban(t): Ulu bez çad?r. Bang(f): Hayk?rma ses. dua. Bañlamak(t): Ezan okumak seslenmek ba??rmak. Banmak(t): Bat?rmak bula?t?rmak. Suya banmak. Bâr tutmak(f.t): Paslanmak. Bâr(f): Kir pas. Yük kal'a duvar?. Barak Baba: zat hakk?nda fazla bilgi yoktur. Mevcut bilgilerin tahlili bkz. Ahmet Ya?ar Ocak Sar? Salt?k-Popüler ?slâm’?n Balkanlardaki Destanî Öncüsü Ankara 2002. Cami'ü'd-Düvel'de Baba'n?n Saltuk mürîdlerinden yaz?l?d?r. Kendi risâlesinde de Saltukla alakas? üzerinde durulur: A. Gölp?narl? Yûnus Emre Tasavvuf ?stanbul 1961 s. 252-259 455-472. Barak 1307 veya 1308'de Mo?ollar öldürülmü?tür. Bârân(f): Ya?mur. Bâri(a): Yaratan Allah. Düzenleyip tertip Bârigâh(f): Yüksek dîvân izinle girilebilen Ota? huzuru. Barmak(t): Parmak. Bârû(f): Kale duvar? hisar burcu sûr. Basar(a): Görme kabiliyeti göz kalp gözü. Basaret(a): Göz aç?kl??? derinli?ine görü?. Basîr(a): Her ?eyi bilgisiyle gören Basîret sahibi ile gören. Basîret(a): Kalb gözü ileri görü?lülük. Ba? açmak(t): Dua ?ikâyet beddua yas tutmak. gözi(t): Zâhirî gönül gözünün aksi. Ba?(t): Yasa. Ba?a çatmak(t): araya gelmek ba? ba?a i?e giri?mek. varmak(t): Sona bitmek. Bâ?ed ki(f): Ola ki ki. Ba?lu(t): Yaral?. Bât?l(a): Hurafe sahte hak Bât?n(a): yüz öz. Gizli görünmeyen. Batn(a): Bât?n. Bay(f): Zengin mîr emîr. Bayag?(t): Önceki eski eskisi Bâyezîd-i Bistamî: Hicrî III. as?rda ya?ayan kutsal gönüllü veli. Baba ad? ?sa Ni?abur'un Bistam köyünde do?up büyümü?tür. ?akîk-i Belhî sohbetleri var. H. 264 y?l?nda öldü. Bay?k(t): Gerçek aç?kça a?ikâr. Bay?mak(t): Zengin zenginle?mek. Bay?nd?rmak(t): Zenginle?tirmek mâmûr Bâzirgân(f): Tâcir tüccâr. Becid (f): Acele Çabuk derhal devaml? ?srarl? gerçek. Bedi'(a): E?siz örneksiz benzersiz. ??itilmemi? görülmemi?. Bed-nâm(f): Ad? kötüye ç?km??. Fenâ tan?nm??. Bedr(a): Dolunay. Bed-ter(f): Daha beter. Beg(t): Bey zengin Begâyet(a.f): Çok ziyadesiyle pek a??r? son derece. Behi?t(f): Cennet firdevs. Behremend(f): Nasibli behreli hisseli. Bekâ-ender-bekâ: Bekabillah makamlar?ndan ikincisi. Bâkîlik içinde bâkîlik. Mutlak ebedîlik. Bekrî(a): Gece gündüz içen alkolik içkiye dü?kün. Belâ/belî(a): Evet. Ruhlar?n elest meclisinde "elestü rabbiküm" sorusuna verdikleri cevap. Bele(t): Böyle. Belî(a): Belâ. Belinlemek(t): Seyrimek s?çramak titremek. Belkîs: Saba melikesi. Süleyman Peygamber zamân?nda ya?ad??? onun imana davet edildi?i edilir. Yemen'de Sebe bölgesinde hükûmet etmi?tir. Bellü beyân(t): Apaç?k â?ikâr. bilmek(t): ?yi bilmek kanaat getirmek. Bellü(t): a?ikâr aç?k. Belürmek(t): Belli meydana Benâm(f): Naml? tan?nm?? me?hûr ünlü Bencileyin(t): Benim gibi bana benzeyen. Bend(f): Ba?lanan ba?lanm?? ba? bo?um. Beniz(t): Beniz al?n renk. Benven(t): Benim. Berât(a): Ni?ân rütbe imtiyaz taltîf verilen belge. Bercîs(a): Mü?teri y?ld?z?. Ber-dâr(f): Dâr a?ac?na as?lm?? Bere-Berre(f): Kuzu. Ber-hurdâr(f): Hay?rlar elde K?smetli mes'ût Beriyye(a): Mahlûkat yarat?klar insanlar Berk(t): Sa?lam kat? sert kuvvetli. Berkitmek: Kuvvetlendirmek sa?lamla?t?rmak. Pekitmek. Berr(a): Kara toprak. Berü(t): Yak?n beri yana beriye tarafa. Berye/Beriyye(a): Çöl k?r sahra. Bes(f): Yeter. Kâfî yeti?ir. Bes/besi: ziyadelik. Birçok. Be?âret(a): Müjde iyi haber mu?tu mu?tuluk. Be?e/Pe?e/Pa?a(?)(t): A?abey ulu ba?kan rütbeli gelen pa?a. Bevvâb(a): Kap?c?. Beyâbân(f): k?r. Beytü'l-Ma'mûr(a): Gökte hizas?nda Allah'a yak?n meleklerin tavaf ev. Bezek(t): Bezemek(t): Süslemek tezyin Bezenmek(t): Süslenmek. Bezirgân(f): Bâzirgân. Bezmek(f): Usanmak bezmek b?kmak. B?çgu(t): Kesecek âlet. B?çk? testere. B?ñar(t): P?nar. B?ragmak(t): B?rakmak Bî-'aded(f.a): Say?s?z. Bî-basar(f.a): Görmeyen gözsüz. Bî-cân(f.a): Cans?z. Bî-cism(f.a): Cisimsiz. Bî-çâre(f.f): Çaresiz. Bî-dâr(f): Uyan?k. Bid'at(a): Sonradan ç?kan ?ey. Peygamber'den sonra ortaya âdet inan??lar. ad?na at?lan yanl?? Bî-dem(f): Nefessiz kans?z. Bî-dirîg(f): Esirgemeyen esirgenmeyen elinden geleni yapan. Korumas?z. Zay?f. Âciz yaz?k demeyen. Eyvah Bî-elvân(f.a): Renkleri renksiz. Bî-gam(f.a): Gams?z kedersiz üzüntüsüz. Bî-gâne(f): Yabanc?. Bigi(t): Gibi. Bî-gümân(f): ?üphesiz. Bî-hod(f): geçmi? bay?lm?? mest. Dîvân'da nefsini yok nefissiz kâmil insan Bî-hû?(f): ?a?k?n sersem. Bî-kân(f): Cevhersiz özü Bî-kevn(f.a): Var Bî-k?yâs(f.a): Ölçüsüz. Mukayese edilemeyen. Bi-Külli(a): Büsbütün tamamen tamam?yla. Bil(t): Bel. Bile(t): Beraberlik maiyet. Bî-Levn(f.a): Renksiz. Bilik(t): Kemer sadak “?man biligin berk ku?an”(44/8). Biliñmek(t): Bî-lisân(f.a): Dilsiz. Bili?(t): Bildik tan?d?k â?inâ ma'rifet. Bil-lâh(a): Allah için. Bilü(t): Bilgi ilim irfân idrâk. Bî-mekân(f.a): Yersiz yeri yurtsuz. Bî-mest(f): Mest akl? ba??nda. Binâ(a): Arapçada fiillerin yap?s?n? inceleyen bilim dal?. Fiillerin çat?s?. Binâ(a):Yapma dayama. Bî-nazir(f.a): E?i bulunmayan. Bî-nihâyet(f.a): Nihâyetsiz sonsuz. Tükenmez. Bî-ni?ân(f): ?zi belirsiz. Alâmetsiz. demi(t.f): an anl?k zamânda. kezden(t): Birden hep birden. kezin(t): defa. niçe(t): Birçok çok. Biregü(t): kimse Bî-reng(f): Birikmek(t): Toplanmak birle?mek aynile?mek beraber Birin birin(t): bir teker teker birer birer. Birle(t): ?le. Biryân(f): Kebâb k?zarm?? yanm??. Bi?e(f): Orman me?elik sazl?k. Bi?mek(t): Pi?mek olgunla?mak beslemek geli?tirmek. Bi?ürmek(t): Pi?irmek olgunla?t?rmak. Biti(t): Mektup yaz?lm?? ?ey amel defteri. Bitimek(t): Yazmak k?smet etmekmukadder k?lmak. Nasib. Bititmek(t): K?smet nasib yazmak Bitmek(t): Eri?me ula?mak belirmek yeti?mek Bitri?mek(t): Hesapla?mak anla?mak öde?mek. Bitürmek(t): Meydana getirmek yeti?tirmek. Biz/bez(t): Kuma? çaput bez. Bizâ'e(a): Sermaye. Bizâr(f): Rahats?z b?km?? usanm?? küskün. Bizek/bezek(t): Bizmek(t): Bezmek usanmak. Bolay ki(t.f): Boncuk: Boncuk inciye benzetilen cam süs e?yas?. Bostân(f): Bâ?çe ye?illik ba?l?k Bo?anmak(f): Bo?almak bo? Boz yapalak(t): tüylü. renkli tür çaylak. Boz-pusaruk(t): renkli sisli kipkirli alacal? bulan?k. Bucak(t): Kö?e tenha Bûd vücûd(f.a): Varl?k var olu?. Bug(t): Bu?u buhar. Bugz(a): Kin kalpten dü?mânolmak nefret. Buhl(a): Cimrilik pintilik hasislik el s?kl???. Bukrat: ?skender'den yüz y?l önce me?hur Yunan hakîmi Hipokratis. Bular(t): Bunlar ki?iler. Bula??k(t): Kar???k bulan?k âlûde. Bul?ncad?(t): Buluncayd? buluncaya kadard?. Buñ(t): S?k?nt? gam zaruret. Buñalmak(t): S?k?lmak gamlanmak akli dengeyi yitirmek. Buñamak(t): Bun safla?mak muvazeneyi Buñar(t): Burâk(a): Cennet bine?i. Burc(a): Kal'a ç?k?nt?s? sabit y?ld?z. Bur?lmak(t): Dönmek bükülmek. Burmak(t): Bükmek sarmak boynu omuza Bustân/bostân(f): Ba?çe ba?çe. Bu?mak(t): K?zmak öfkelenmek. Bu?u(t): Öfke k?zg?nl?k. But/büt(f): Put metinde birkaç yerde sevgili mür?id Put kilise resmi geçmektedir. Bûy(f): Koku. Buyruk(t): Emir ferman. Bühtân(a): ?ftirâ birisine yalan isnat Bünyâd urulmak(f. t): Kurulmak yap?lmak. Bünyâd(f): Temel esâs as?l. Bürd-bâr(f): Uysal halim mütehammil sab?rl?. Bürhân(a): Delil isbat tan?k. Bürrân(f): Keskin. -C Cafer-i Tayyâr Ali'nin Mute sava??nda kolu kesilmi? ?ehid olmu?tur. lakab? oldu?unda verilmi?tir. Peygamberimizin Ca'fer “Cennette meleklerle uçuyordu.” dedi?i yüzden manas?na “tayyâr” denilmi?tir. Câh(f): Mevki mans?b yer makam. Câlinûs: Bergamal?d?r.(131-200) ?lkça??n hekimlerindendir. Câm(a): Kadeh. Câm-? 'I?k(f.a): A?k kadehi Metinde bazen Cân al?c?(f.t): Azrail. Cân(a): Cin taifesi. Cinlerin reisi (bkz. 49/6). Cân(f): Cism-i latif rûh-? hayvanî mürîd anlam?nda.(Bkz. 406/1). Cânâvâr/cânver(f): Can ta??yan hayvan canl? canâvâr. Cân-bâz(f): Cân?yla Cây-gâh(f): Yer mevki Câzû(f): Cad? büyücü sihirbaz. Cebbâr(a): Kudret ululuk sahibi Esmaü’l-hüsnadand?r. Cebbâr-? Âlem(a): Dünyay? iradesine mecbur Diledi?ine istedi?i i?i yapt?rmaya muktedir. Cebrâîl Cebreîl/Cibrîl Vahiy Cibrîl. Muhammedî Cebrî(a): Zorla yapt?r?lan zorba. Cehd(a): Fazla gayret güç-kuvvet sarfetme azim. Cehl(a): Câhillik. Bilmezlik. Celâl(a): Büyüklük ululuk. Celîl(a): Büyük ulu Celle(a): aziz Cemâl(a):Yüz güzelli?i. Ceng(f): Muharebe sava?. Cercîs(a): ?sâ Peygamberden geldi?i ?eriatine uyan peygamberdir. Kur’ân'da ismi geçmez. Yetmi? kez öldürülmü? öldürüldü?ünde yeniden dirilmi?tir. Cevelân/Cevlân(a): Gezinme dola?ma dolanma. Cevher(a): K?ymetli ta? maya Cevherî: insan. Cev?en: Z?rh sava? elbisesi. Ceyhûn: Irmak. Cîfe(a): Le? kokmu? et. Cim(a): Eski yaz?da harf. Cinn(a): Âte?ten yarat?lan bedensiz varl?klar. Muhtelif ?ekillere girebilirler. Latîf varl?klar olduklar? gaybî baz? bilgiler getirebilirler. Kelimenin sözlük mânâs? hissetme kabiliyeti seyreden gizleyen örten vb. Cur'a(a): Kadehin yudumu. Cû?(f): Co?mak kaynamak. Cû?a gelmek(f.t): Cübbe(a): Zühd alameti. Uzun bol Cüft(f): Çift ikili e?i Cümle(a): Bütün hep. Cünbi?(f): K?m?ldanma oynama e?lence hareket. Zevk. Cürm(a): Kabahat kusûr. Hata günâh. Cüst ü cû(f): Aray?p sorma ara?t?rma. Cüvân(f): Genç delikanl?. K?s?m parça. Cüz'iyyât-? müselsel(a): devam? olmas?. Yûnus'ta ma'den nebat hayvan kategorilerinin birbirini takib yarat?l?? tertibi. tabaka kendi parça buçuk yine aralar?nda ontolojik tabakalar halindedir. Bunlardan cüz'ün seyri istisnas?z do?rudur. Çabük-bâz(f): aceleci. Tez oyuncu. Çag(t): Zaman vakit mevsim. Ya? as?r. “Sözün us?la dü?irgil dimegil ça? ide(ça?ada?) söz”(Bkz. 102/3). Çagada(t): Çocukça ça?a: Yeni do?mu? tüyü bitmemi?.(Bkz. Çag?rmak(t): Davet Çag?ru(t): Davet davetiye. Çagide(t): Çocukca ham manas?z. Çag?aban(t): Da??larak. Çâh(f): Kuyu çukur. Çak?ldak(t): Degirmende ö?ütülen bu?day?n ta?lar aras?nda bitdi?ini bildiren de?irmen ta??na çarparak “çak-çak” sesi ç?karan alet. Çakmak(t): ?yice anlatmak bildirmek. Tan?tmak aksettirmek. ?f?a Gammazlamak kovalamak. Çalap(t): Tanr? Hak. Çaldug(t): Üfürdü?ü üfledi?i öttürdü?ü. (133/5)'teki ?eklinde Çal?nmak(t): Çizmek çizilmek yaz? silinmek. Çâpûk(f): tez çevik. Çâpûk-bâz(f): Çâr(f): Dört. Çârdag(f): Çardak. Çarh urmak(f.t): semâ Çarh(f): Gök felek. Çarh-? Felek(f): dolaba benzeyen gökyüzü tali' baht. Çârsû(f): Çar??. Çatmak(t): Kurmak tanzim Birbirine “Din çatmak”(Bkz. 248/2) “endam çatmak” Çav(t): ?klîm memleket ?öhretli Me?hûr. Çavu? y?ld?z?(t): Zühre y?ld?z?(?)(Bkz. 66/4). Çekmek(t): Tartmak ölçmek yemek zorla almak. Çeng(f): Kanuna çe?it saz. Çerâg/çerâk/ç?rak(f): Fitil ???k mum kandîl ç?ra. Çerb(f): Besili semiz ya?l?. Çerçi(f): Baz? küçük e?ya tuhafiye malzemesi satan Çerge(f): Çad?r. Çerh(f): Çarh dünya Çerî(f): Asker. Çe?ni(f): Lezzet tad tad?ml?k miktarda. Çe?te(f): Alt? telli saz tanbur. ?e?tâ'dan gelmektedir. Çetr(f): Çad?r gölgelik. Çevgân(f): Gûy çevgân Cirit oyununda kullan?lan de?nek. Çeynemek(t): Çi?nemek. Ç?râk(f): Ç?ra çerâg. Ç?yan(t): Zehirli sürüngen böcek. Çi(f): Ne nas?l. Çig(f): Ham pi?memi?. Çizginmek(t): “Bu çizginen gökleri”(Bkz. 133/2). Çogaç(t): Gün güne?. Çokal: Eskiden sava?larda atlara giydirilen çelik z?rh. çe?idini sava?ç?lar giyer. Çokallu: Z?rhl?. Çomak(t): sopa ucu topuzlu sopa. Çöksü(t): k?m?ldamamas? üste konan bask? çivi. M?h. Çökük(t): Çukur Alçak. Çul: K?ldan dokunan dö?ek. Çulha: Dokumac?. Çün(f): Çünkü madem ne zamân -D Dâdu sited(f): Al?? veri?. Dâd(f): Adalet. Dad(t): Tat lezzet çe?ni. Dah?(t): Bundan ayna zamânda hem de. Dak Özür/Kusur bulmak. Dak(t): Özür kusur. Dak?(t): Dah? da Dakmak(t): Takmak ad takmak. koymak. Dan???k(t): Tan???k ülfet ünsiyet. Kar??l?kl? oturup konu?mak. Dâni?(f): Söz bilgi ilim. Dâni?mend(f): Bilgin müderris. Dapa(t): Taraf yön... a do?ru... kar??. Dâr(a): Ev yap? yurt. Dâr(f): a?ac?. Dâra gelmek: Dâra?ac?na gelmek. ?dam edilmek. Mecazen s?rr? “Hallâc-? mansur gibi” if?a ?er'î s?rr?n if?as? haramd?r. Dâr-? mihnet: Mihnet evi. Dart?nmak(t): Çekinmek esirgemek. Datlu(t): Tatl?. Davâ(a): Dava iddia “as?ls?z söz” anlam?ndan çok bilinmeyen sözler. Dâvûd: ?srail o?ullar?ndan peygamber hükümdârd?r. babas? Dâvûd sesinin güzelli?iyle Kitâp Zebûr Dâvud'a inmi?tir. Deccâl(a): K?yâmete ç?kacak oldu?una Deccâl baz?lar?n? dinden imandan edecektir. öldürülecek yalanc? dünya sevgisinden nefsî güçlerden ibaret bunlar riyaset rubûbiyet büyüklenmek (kibir) hile vs.dir. kuvvetler akl-? ma'â?a ba?l?d?r. Nefislerinde söz konusu özellikleri edemeyen ki?iler tasavvufta “Deccâl”e benzetilmi?lerdir. Deccâl'in ?a?? olmas? ise nefsi ta??mas?ndan dolay? uhrevi ulvî âlemleri görmemesi anlam?na gelir. Degin(t): Kadar dek. Degme(t): Herhangi her rastgele. Degmek(t): Ula?mak eri?mek. Degritmek(t): Oynatmak ettirmek dola?t?rmak. Deg?ürilmek(t): Çevrilmek döndürülmek. Deg?ürmek(t): De?i?mek Degül(t): De?il. Degürmek(t): Ula?t?rmak eri?tirmek Dehr(a): Dünya Maddeler Dehrî Maddeci ruha ahrete manevî ?eylere inanmayan Materyalist. Dek Sessiz sakin Uslu oturmak. Dek(t): ...a Dek/tek(t): E? benzer Delâlet(a): Delil k?lavuzluk. Do?ru yolu göstermek. Delim(t): birçok ziyade fazla. Delük(t): Delik Dem(f): An zamân soluk Dem-be-dem(f): Vakit vakit. Daima Dem-beste(f): Susmu? solu?u kesilmi? nefesi ba?lanm??. Demren/temren(t): Okun ucuna geçirilen demir. Dem-sâz(f): Uygun arkada? dost s?rda?. Denk(t): e? Denlü(t): Kadar. Densüz(t): Münasebetsiz ölçüsüz sayg?s?z. Depe/dapa(t): yön. Depemek(t): Tarafa gitmek yöne gitmek. Deprenmek(t): K?p?rdamak k?m?ldamak etmek kurumak. Depretmek(t): K?m?ldatmak oynatmak kurutmak. Der(t): Ter. biten taze.“A?aç deri dirildi”(301/6). Derbân(f) : Dergâh(f): Tekye. Zikir Kap? kap? e?i?i. Tarikatlerin müessese devrinde ir?ad kulland?klar? teferruatl? mekan. Dergâhlar semâhâne halvet çile odas? a?hâne dervi? hücreleri vs. bölümlerden te?ekkül eder. Hakikî sûfî alemleri dergâh Deriçe(f): kap? pencere. Dermânde(f): Âcil kala kalm?? bî-çâre zavall? beceriksiz. Dermek/dirmek(t): Toplamak biriktirmek. Dervâze(f): Büyük binan?n ta?ra kap?s?. Dervî?(f): Yoksul mütevazî tarikate girmi? kimse. Sülûka 'ahdeden ula?mak isteyen Derzi(f): Terzi. Destâr(f): Sar?k imâme tülbent. Dest-gir(f): Elden tutan yard?m Destûr(f): ?zin ruhsat. Devlengeç: Çaylak yazmalarda dölengeç dülengeç devligeç harekelenmi?tir. Devlet(a): Saadet mutluluk. Devrân(a): felek talih. Dönme dola?ma. Dev?ürmek/div?ürmek(t): Dermek toplamak Derlemek. Deyr(a): Kilise manast?r. Deyyân(a): Hakk?yla mükafatland?ran cezaland?ran hâkim Allah.(Bir kudsî hadiste yarat?c? kendisini melik deyyân anar. Burada deyyân ba?lang?çtan sonuna kadar mâcerâs?n? tamamlay?p hesâba çeken anlam?ndad?r.). Deyyâr: yurt manast?r sahibi. Dikçi(t): Âsi dik kar??l?klar veren Dil teti?i(t): Dilin konu?ma kabiliyeti. Dilenigörmek(t): Hemen dilenmek dilenmeye bakmak. Dilenmeye devam Dil-hasta(f): hastas?. Dilkü: Tilki. Dil-pezîr(f): Gönüle ho? gelen gönlün be?endi?i. Dil-teng(f): darl??? s?k?nt?s?. Dimek(t): Demek söylemek. Din(a): ?nanç imân tâat âdet huy verilecek kar??l??a hükmetmek. Dinâr: Alt?n sikkeli para. Dirgenmek(t): birikmek Dayanmak. Dirgürmek (t): Diri diri k?lmak diriltmek. Dirîg(f): Esirgeme. Dirîgâ(f): Hayfa yaz?k eyvah. Dirilik(t): Ya?ay?? geçim hayat sa?l?k. Dirmek dermek. Dirnek Dernek toplant?. E?lenmek toplanan Dîv(f): cin. Dîvân Huzur meclis. Dîvân-? ??k (f.a): meclisi Div?ürmek(t): Dev?irmek toplamak. Diyânet(a): Dindârl?k. din hükümlerini yerine Doksan bin Hak kelâm?: Peygamber'e Mirâc'ta 90 s?r söyledi?i bunlardan 30 binini halka seçkinlere dedi?i ise saklad??? Dokunmak(t): Vurmak birbirine geçirmek. Çakmak isabet ettirmek. Dolanmak Dola?mak. Dol?nmak /dolunmak(t): Dolunmak batmak dolanmak Gurup Don Don elbise k?yafet. Donanmak Süslenmek giyinip ku?anmak. Dölenmek Mutmain temayül Sükûnet karar ço?almak. Dörimek/dürimek türemek. Döritmek/düritmek düretmek Yaratmak türetmek. Dört ejderhâ: unsur(Hava âte? su toprak.). ?erîat tarîkat hakikat marifet. yâr Bekr Ömer Osman Ali. Dö?ek Yayg? kilim gibi fakat daha yumu?ak minder. Döymek Tahammül dayanmak. Duduksuz rehin kapal? Dun Alt taraf kök.(147/4). Dûr(f): Uzak. Durak/turak Makâm mahal durulan e?lenilen Durgurmak Durdurmak kald?rmak ayakta Durmak/turmak Aya?a kalkmak k?yam. Durrac(a): Dürrac turaç Durutmak durdurmaya çal??mak. Du?: tu?. Du?a gelmek(t): Rastlamak kar?? kar??ya Dutmak Tutmak sahib Yapmak Dutsak Esir. Dutu?mak Alev almak tutu?mak. Duvac?k kap?s? rahmet s?fat?na s???nma. Bugün “dua kap?s?” kullan?l?yor.(128/3). Duzag(t): Tuzak. Duzah(f): Cehennem. Dükeli(t): hep cümle hepsi herkes. Dükkân-dâr(a.f): Dükkân Düldül(a): Ali'ye binek at?. Dün Gece. gün(t): gündüz. Dünyâ-perest: Dünyaya meyil veren. Maddiyat? seven. Düp-düz Düm-düz. Tamam?yla ba?tanba?a. Düpdüzin ba?tan ba?a. Dürdâne(a.f): ?nci tanesi. Dürimek/dörimek(t): Türemek. Düri?mek(t): Çal??mak isbat Dürlü(t): Türlü. Dürr(a): ?nci. Dürrâc(a): Kekli?e benzer güzel ku?. Turac. Dürr-i yetîm(f.a): Tek iri baha biçilmez inci. E?siz Nûr-? Muhammed. Dürülmek(t): Katlanmak toplanmak. Dü?(t): Rüyâ vak?a. dü? bazan seyr seyrân kelimeleri Dü?mek(t): Konaklamak. Vâki ma?lûb müstevli Dü?vâr(f): Güç zor. Dütün(t): Tütün. Duman. Düzenmek/düzünmek(t): Kendini düzeltmek düzene sokmak süslemek. Düzmek(t): Tertib tanzîm Düzen s?ralamak. Haz?rlamak imal -E Ebed(a): Sonsuz gelecek gelecek Ebleh(a): Pek ak?ls?z ahmak bön. Ebsem/epsem: Suskun. Ebter(a): Sonu kesik çocu?u eksik. Bekir(S?ddîk): ?lk halife Çâr-yâr'dan ilki. sözünün eri “S?ddîk” s?fat?yla an?lm??t?r. Ecel(a): vakt? âhirete göçmek. Ed-dünyâ cifetün tâlibihâ kilâb: Dünya cifedir talibi köpeklerdir. Hadis. Efgân(f): Ba??r?p ça??rma istimdâd feryâd. Efreng/Firenk(f): Avrupal? Frenk. H?r?stiyan. Egerçi(f): ide gerçi. Egin(t): S?rt omuz. Eglemek(t): Geçiktirmek vakit geçirmek oyalamak avutmak. Egleyen(t): mâsivâ kullan?lm??t?r. Ehil(ehl): Yabanc? mahir usta becerikli metinde Ejdehâ(f): Y?lan ejderha. nefis benzetme. Ekincik(t): Olgunla?mam?? boylu ba?ak.(388/3). Eksüklik/eksiklik(t): Kusurlu hatalar? Aciz. Eksümek(t): Eksilmek azalmak azaltmak. Elest(a): “Elestü” Arapça'da “de?il miyim?” demektir. 7. surenin 172-173. âyetlerinde Allah'?n: “Ben sizin Rabbiniz de?il sorusunda geçer. Ruhlar soruya: “Evet Rabbimizsin.” diye cevap biribirlerine tan?k tutmu?lar ?ehadet etmi?lerdir. K?yâmet gününde ruh burada verdi?i sözü Rabbini tan?mak zorundad?r. Sûfîler Bezm-i Elest'de cevablar?n baz?lar?n?n olumlu “Kâlû belâ” olumsuz “lâ” inan?rlar. cevaba k?yâmette üç s?ra görülecektir. Rablerinin tasdik eyleyip gözleri dilleriyle edenler soruyu sadece kulaklar?yla duyup karars?zl?k gösterenler. Sadece deyip birli?ini etmeyenler. Yunus Emre Elest’te söze ahd-i sâb?k terkibi anlat?r. Ona s?r dünyada iken bilinip ya?anacakt?r. El-hakk(a): Do?rusu hakikaten. Elhamdülillâh(a): hamd Elif(a): yaz?m?z?n harfi. Klasik dinî ledünnî ?iirimizde Allah zat-? uluhiyyet makam-? ma'rifet Elif-dal-mim: harflerle emed kelimesinin yaz?ld??? harflerdir. “Son nihâyet” manalar?ndad?r. Elif Hakk'? mim tafsilât-? Muhammed'i dal s?rr-? Muhammed nûr-? Muhammedîyi temsil Ayr?ca “Âdem” kelimesi yaz?l?r. El-kalbü mine'l-kalbi(a): Kalpten kalbe gönülden gönüle. Elvân(a): Renkler görünü?ler. Em: ?laç çâre devâ. Emân(a): Emniyet korkusuzluk. Yard?m imkân. Emânet(a): s?r. Âdem'e s?rr?. “cân” anlam?ndad?r.(210/3). Emcek(t): Meme kuru meme denilen çocuklar?n susturulmas? Emek yimek(t. d.): Gayret sarfetmek emek çekmek. Emr-i ma'rûf(a): 'Akl?n ?eriatin caiz gördü?ü buyruk. Endâm(f): Beden vücûd vücûdun görünü?ü boy. Endî?e(a): Dü?ünce fikir. Ene'l-Hak(a): Hakk'?m” Ba?dadl? Hallâc-? Mansûr'un as?lmas?na sebep ?ath söz. Er dimek(t): E?er demek er “eger” muhaffefi kullan?l?yor. (Bkz. 19/7). Er(t): Mür?id insân-? anlam?ndad?r. Eren(t): Evliyâ ermi? Eri?gen(t): Ula?an yeti?en devaml? eri?en eri?mek u?ra?an. Erkân(a): Rükûnlar direkler esaslar töre. Erte/irte(a): Yar?n sabah. Erte-gice(t): Sabah-ak?am. Esen(t): Sa? salim rahat mes'ut. Esenlemek(t): Veda esenlik dilemek. Eser(a): ?z ni?an. Esfel(a): a?a?? alçak sefil. Eshâb(a): Sebepler ?eye vâs?ta olanlar. Esilmek(t): Dökülmek. Eskice(t): y?pranm?? giyecek. Eslemek(t): Dinlemek kulak asmak kabûl e?mek. Eslenmek(t): Kulak as?lmak dinlenilmek. Esrâr(a): S?rlar gizli mânâlar hikmetler. Esrimek(t): sarho? Hâle girmek. Esritmek(t): Serho? Esrük/esrik(t): Serho? mest co?kun ehl-i hal. a?k serho?u. E?ker/e?kere: Â?ikâr meydanda. “Â?ikâre”den. E?mek(t): Yürümek yol at? e?kin sürmek ko?turmak. Etmek(t): Ekmek. Evet(t): “Fakat” manas?nad?r. “Yûnus yidi ni?an didi evet üçüni gizledi”(298/7). Evgâr(f): Davar s?rt?ndaki yara kötürüm yatalak yaral?. Evin(t): Yiyecek dane tohum içi. “Evin tutmak: Danelenmek.” Evren(t): y?lan Evvel(a): s?fat?. Öncesi Eyâ: Ey hey. Eye(t): Sahip mâlik. Eyi: ?yi. Eyin(t): arka. Eyitmek(t): Söylemek anlatmak. Eyle(t): Öyle ?ekilde. Eylenmek(t): Edinmek eylemek yapmak. Eyyûb(Peygamber): geçen peygamberlerdendir. Sab?r ?srailo?ullar?ndand?r. Ezel(a): Zaman?n önsüzlü?ü ba?lang?c? Ezelî vatan: Elest bezmi ruhlar âlemi. -F Fahr(a): ?ftihâr ö?ünme. Fahr-? âlem(a.f. terkip): Peygamber. Fak Fakî(a): f?kh?n? Fakih. Fakîh Ahmed Kutbüddin: Menâk?bü'l-Ârifîn müllifine Sultanü'l- Ulemâ dervi?idir. Horasan'dan gelerek Konya'ya yerle?mi?tir. Ahmed Muhyiddin'in “H?z?r-Namê”sine göre Anadolu'da sûfîlerdendir. Hayat? Menkabevî bilgileri Seyyid Hârûn Hac? Bekta? Velâyet-nâmesi menâk?bnâmelerden ö?renmekteyiz. Bilinen eserinden birincisi “Kitâbu Evsâf? Mesâcidi'?-?erife” di?eri “Çarh-nâme”dir. Do?umu ölümü bilinmemektedir. Ölümü M. 1230'lu y?llarda olabilir. Fakr(a): Tasavvufî ?st?lah olarak sülûk mertebelerini ya?ay?p nefsin olmay?p Hakk'a ait oldu?unu idrâk fakr tamamen yoklu?u Fânî(a): Geçici yoklukla ilgili. Fârig(a): Vaz geçmi?. Elini ete?ini çekmi?. Fârik(a): Farig'dan vaz Farîza/farîda(a): emri farz yap?lmas? elzem Fâs?k(a): emrinden ç?kan. Kötülük F?ska dü?en. Fâsid(a): Kötü fenâ yanl?? bozuk fesad ç?karan. Kavgac? bozucu. Fâ?(f): Fa? ç?karmak. Aç?klamak. Gizli olan? Fâtihâ(a): Kur’ân'?n birinci sûresi. Ba?lang?ç aç?? giri?. Fazîlet(a): Hüsn-i ahlak ilim iman de?er meziyet. Fazl(a): Fazilet olgunluk Fehm(a): Anlama anlay?? kavrama. Felek(a): sema. Fenâ(a): kinaye yokluk mülkü. Fenâ-ender-fenâ (a.f-a.): Yoklukta yokluk. Fenafi'l-fenâ. Ferâgat(a):Tok gözlülük hakk?ndan geçmek. Davadan Ferâh(a): Bol aç?c?. ?enlendiren. Ferâ?/ferrâ?(a): Dö?eyen hizmetçi dö?eyip süpüren hizmetkâr. Ferdâne(f): Tek ba??na yaln?z. Fereci(a): Geni?li?e ferahl??a Bilginlerin ?eyhlerin giydikleri önü yakas?z kollu uzun Ferhâd(a): Do?u Edebiyat?nda kahraman?n?n Sevgilisi “?îrîn”e ula?abilmek da?lar delip a?m?? fedakarl?k örne?i. Mühendisli?i nakka?l??? vard?r. Ferik(a): Bölük topluluk. Feri?te feri?teh(f): Melek günahs?z masûm. Ferrâ?(a): temizlik yapan hizmetçi. Fer?(a): yeryüzü dö?eme yaymak. Fesâd(a): Bozuk fenâl?k kar???kl?k. Feth-i bâb açmak. Fevka'l-Ulâ: yüksek. F?sk(a): yolundan ç?kma isyân etme ahlaks?zl?k kötülük. Fidâ/fidî(a): Ba???lama fedâ u?runa Figân(f): A?lama s?zlama. Fil-hâl(a): hemen ?imdi. Firâk(a): Ayr?l?k ayr?lma. Firâset(a): sezme uyan?kl?k. Fir'avn: Mûsâ ça??nda ilâh iddia M?s?r hükümdar?. k?ssas? uzunca anlat?l?r. Firdevs: cennetin alt?nc? kat?. Bostân. Firi?teh(f): Feri?teh melek.. Firkat/fürkat(a): Ayr?lma ayr?l??. Fitne(a): Kar???kl?k. Ortal??? kar??t?rmak mâl mülk. Furkân(a): bât?l helâl haram?n fark?n? gösteren. Fuzûl/fudûl(a): Lüzûmsuz ?ey Fuzûll?k(a.t): Münasebetsizlik s?radan. Fürkat(a): Ayr?l?k. Firkat. -G Gaffârü'z-Zünûb(a): Günâhlar? afveden ba???layan ac?y?p merhamet Gâfil(a): Gaflet ehli gerçeklerden habersiz uyuyan. Gâh(f): Bazan ara s?ra. Gâib/gây?b(a): Görünmeyen göz önünde bulunmayan Galab/galabe(a): Çokluk kalabal?k. Galtân(f): Yuvarlak tekerlenen yuvarlanan. Gamgîn(f): Gaml? kederli. Gam-güzâr: Gam geçiren tasa çeken ömrü gam geçen. Gammâz(a): Münaf?k fitneci birini birine çeki?tiren. Ganî(a): Hiç ihtiyac? manas?yla zengin müstagni. Gâret(a): Çapulculuk ya?ma. Garîb(a): Gurbette emsaline oldu?u onlar? anlayacak kalmad??? cemiyette yaln?z veliler ezel bezminden dünyaya gönderili?inin hikâyesini bilen Ehl-i fenâ. Garîbsemek(a.t): Garip ki?iler davranmak. Gark olmak(a.t): Batmak ?eyde bo?ulmak benzemek. Gark(a): Suda batmak. Gassâl(a): Ölü y?kay?c?. Gavvâs(a): Çok gayretli çal??kan suya dalan dalg?ç inci arayan dalg?ç. Gaybet(a): bulunmak g?ybet di?er gayb Dedikodu. Gayr(a): ba?ka. Gâzî(a): Din harp Gedâ(f): Yoksul dilenci. Gedilmek(t): eksilmek bütünlü?ü Gedik aç?lmak(77/2). Geh(f): Geñ Geni? bol. Genc yaz: ?lkbahâr. Genc(f): Hazine define. Gencay-genç ay(t): Hilâl yeni ay. Genc-hâne(f): Hazinenin Genc-i nihân(f): hazine kenz-i mahfî. pinhân(f): Geñez(t): Kolay uygun kolayca. Geñiyile(t): Geni?li?iyle. Geñsüz söylemek(t): ?ste?i olmadan istemeyerek Geñsüzin(t): ?steksiz. Ger(f): E?er. Gerdân(f): Dönen dönücü. Gerdûn(f): Kainat Ge?t(f): Gezmek dola?mak. Gevde(t): Gövde gö?üs kar?n k?sm?. Gevher(f): Mücevher inci Geyikli Hasan: Bursa kurbinde Ke?i? Da?? ete?inde Orhan Gazi erendir. türbe tekye cami bina Da?da geyiklerle sohbet etmesiyle ?öhret bulmu?tur. G?l/gil: Emir teklik 2. ?ah?s eki. Anmag?l G?lmân(a): Cennettekilere hizmet genç delikanl?lar. Genç u?aklar. Gile: vadi. Giñ/geñ Gine(t): Gene. Girdâr Amel fiil i?. Gird-i hâl: Toz kabarc??? toz zerreci?i tevazu benzetmedir. Giriftâr(f): Tutulmu? esir dü?kün mübtelâ. Girîv(f): Ba??rma ba?r??ma. Girm(f): Kurt kurtçuk. Girü(t): Geri tekrâr yine Giryân(f): A?layan a?lay?c?. Göçgünci(t): yerden yere göçen göçebe göçer. Gökçek(t): Güzel. Gökren(t): Gömgök. Muahhar metinlerde “gökrek” ?ekli “Gökren katran denizi k?ldan S?rât gerile”(Bkz. 306/7). Gönelmek(t): Yönelmek yüzünü döndürmek teveccüh Gönilmek/ gönülmek(t): döndürmek. Gönlek(t): Gömlek. Gönül(t): Gönül yürek kalp fuad. Gönülek(t): Görk(t): Güzellik güzelli?i huy. Görklü(t): Güzel mübarek. Göymek(t): . ?çin yanmak parlamak. Göynük/köynük(t): yanmak.Yan?k ac? hicran. Gözetme(t): Gözetme kollama. Gözgü(t): Ayna. Gözsüzsepek/Göz-sepek(t): Köstebek. Gubâr(f): Toz. Gufrân(a): günahlar? afv? rahmeti. Gulgule(a): Ç??l?k. Gürültü u?ultu. Gûr(f): Mezâr kabir. Guristân(f): Kabristân mezarl?k. Gussa(a): Tasa üzüntü. S?k?nt?. Kaygu. Gu?(f): Kulak i?itmek. Güç görmek(t. Zorlamak. götürmek(t. üzmek(t): Olmas?n? istemek. Güçlükle halletmeye Güç(t): Zor kuvvet Güft(f): lak?rt?. Güftâr(f): konu?ma. Güher(f): k?ymetli gevher. Gülbang/gülbenk(f): a??zdan dua ilâhî. Hususiyetle sûfîlerin meclislerde törenlerde okuduklar? edilmi? Gülistân(f): Gül bahçesi. Güli?gen(t): gülü?en ki?iyle birlikte kahkaha atan. Gülrek(t): Kahkaha atan gülen. Gülzâr(f): Gümân(f): ?üphe zann. Gümrâh(f): Yolunu kaybetmi?. Gün(t): Gündüz Güvece:(?) “Yilüp siyas?n güçin sebl ola güvecesi”(351/12) m?sra?nda Güzâf(f): as?ls?z. Söz. Güzer itmek(f.t): Geçmek. Güzide(f): Seçilmi? be?enilmi? Güzin(f): Seçkin seçilmi? seçen. -H- Ha dimedin(t): derhâl ha demeye kalmadan. Hâb(f): Uyku. Habîb(a): Sevgili sevilen dost. isimlerinden. Habs(a): Zapdetme tutma hapis al?koyma. Hâcât(a): ?htiyac lüzûm muhtaçl?k. Hacerü'l-Esved(a): Karata? Ka'be'nin duvar?ndaki mukaddes ta?. Hacet-gâh(a): Dilek ihtiyâc?n bildirildi?i Haç: Haç ?stavroz. Hadd(a): ?eriatçe ceza. Hadîs(a): emri hareketi sünnet-i nebevî. Hâk(f): Toprak. Hakk(a): do?ru Hakke'l-yakîn(a): Bularak inanmak. Hakikati mü?ahede edip ya?amak hali. Yakîn makamlar?n?n sonuncusu. Hakikat ehlinin makam?. Halây?k(a): Yarat?klar yarat?lm??lar. ?nsanlar. Hâlda?: Ayn? durumda hal arkada??. Hâlik(a): Halîl(a): Sâd?k samimi ?brahim'in s?fat?d?r. Hâlis(a): Saf duru saffetli Hilesiz kat?ks?z. Hall(a): Giren dahil Mansûr: Mansûr. Halvet(a): Yaln?zl?k. Allah'la gayr?dan hazer Hamîr(a): Maya mayas? içki. Hân(f): Yemek sofras? ta'am ahç? dükkân?. Han: Hakan. Handân(f): Gülen güler gülücü. Hanende(f): Okuyan ?ark? söyleyen. Hânümân/hânmân(f): bark ocak. Hâr(f): Hakir hor zelil Harâbât(a): Meyhane tekye mür?idin Harâmî(a): Yol kesen h?rs?z haram yiyen. Harc/Harc?: Lay??? uygunu elveri?lisi has Haricî'den âdi ucuz. Hâricî(a): Has âdî ucuz Harîf(a): Kimse adam i? eri meslekta?. Harîr(a): ?pek. Hâris(a): K?skançl?k çekememezlik. Hârût-Mârût(a): ?ki melek. Büyü u?ra?t?klar? k?yamete kalmak üzere Babil'de kuyuya as?lm??lard?r. Hâs 'âm(a): Herkes gelenler Hasenât(a): Güzellikler ameller. Hâs?l(a): Husule gelen. Olan Hâss-? havâs(a): Hâslar?n hâs? gerçe?e ula?anlar. Seçkinlerin seçkini. Hâsslar Seçkinler Hâssü'l-hâs(a): Ha?â(a): Asla hiçbir Katiyyen. Ha?âli'llah(a): i? olmaz. göstermesin. Ha?erât(a): Zararl? böcekler. Ha?r/ha??r(a): Toplanma kalabal?k hale gelme. Ölülerin toplanmas?. Mah?er. Hatar(a): Tehlike uçurum emniyetsizlik korku. Hât?r(a): Gönül. Hatt(a): Çizgi yol yaz? sat?r. Hattâb(a): Oduncu. Ömer'in lakab?. Havale(a): Görmeyi önleyen mâni engel hâil ki?iye b?rakma. Ismarlama. Havâle(a): mâni Havâs(a): ?leri gelenler seçkin Havf recâ(a): Korku dilek korkma dileme. Havf(a): Korku. Havsala(a): Zihnin kavrama Anlay?? Havvâ(a): Yarat?lan kad?n Âdem'in zevcesi. Havz(a): Havuz su biriktirmeye mahsus üstü etraf? duvarl? Hay(a): Haydi hitap. Hayâ: Hicâb Hayf(a): Amans?zl?khaks?zl?k zülûm. Hayr(a): Me?ru faydal? nurlu ?hsan. Hayrân(a): ?a??rm?? ?a?k?n. Hayy(a): Daima diri ölmek ihtimalinden uzak. zerreden küreye tedricen yay?lan her?eyde tezahür varl?k. Hayyü'l-Bekâ(a): Ebedî Hayz(a): Kad?nlara ay Hazer: Çekinme zarar verebilecek ?eyden kaç?nma. Korunma. Hâz?k(a): Tabib hekim i?inin Hazne(a): Hazine'den bozulmad?r. Hecâ(a): A??zdan hareketle ses toplulu?u. Harflerin “elif-bâ” s?ralan??a isim. “mezarta??” ?eklî benzerlik kurularak zikrediliyor. “Ba??ma dikeler hece” Hemân(f): öylece Hem-dem(f): Yolda? Hemi?e(f): Daimâ boyuna Hemrâh(f): ayn? yolda Hem-râz(f): S?rda? Hergiz(f): Asla. Hevâ(a): Heves istek arzû nefse Hevâset(a): Nefse uymak kötülük heva hevese kap?lma. Heves(a): Gelip geçici ho?una Devrân edip gezmek. Hevl(a):
Create your own
... AND SHOP IT!

Hey, your artwork is awesome!

Did you know that you can easily buy one of these cool products?

Share your Artwork