Used words
a?du?
uçan
çaldu??
çaldu?
-A
Abâ(a):
Yün
esvâb.
Hz.
Peygamber'in
giydi?i
yünden
yap?lm??
geni?
elbise.
Âbâd/âbâdân(f):
Bay?nd?r
?en
ma'mûr.
Abdü'r-rezzâk(a):
?eyh
San'an.
H?r?stiyan
bir
çoban?n
k?z?na
â??k
olup
dinini
de?i?tirerek
evlenir.
Bunun
üzerine
ona
ba?l?
olan
dervi?ler
yan?ndan
ayr?l?rlar.
?çlerinden
birisi
?eyhini
terk
etmez.
Esas?nda
bu
ilâhî
imtihand?r.
San'an
s?rr?n?
dervi?e
verir.
?eyhin
evlendi?i
kad?n
?slâm
olur
ve
eski
hayat?na
döner.
Kendisinden
ayr?lmayan
tek
dervi?
San'an'?n
makam?na
geçecektir.
Bu
k?ssa
Feridüddin
Attâr'?n
“Tezkire”sinde
olarak
dile
getirilmi?tir.
Edebiyat?m?zda
“a?k”
sembolüdür.
Abes(a):
Bo?
mânâs?z
faydas?z.
De?ersiz.
Âb-?
Hayât(f.a):
Hayat
suyu
ebedî
dirilik
verdi?ine
inan?lan
efsanevî
su.
Hayvan
da
denilir.
Tasavvufta
hakîki
a?k.
?lm-i
ledün
marifetullah
mür?id-i
kâmilin
sözleri.
Hayvân(f.a):
Bkz.
Hayât.
Zemzem(f.a):
Zemzem
suyu.
Ka'be
civar?nda
bulunan
mübarek
kuyunun
ad?.
Âbid(a):
?badet
eden
kul
zâhid
çok
ibâdet
ki?i.
“ehli
?eriat”
anlam?nda
kullan?lmaktad?r.
Aceblemek:
Tuhaf
bulmak
hayret
etmek
hayretle
kar??lamak.
Acûz
'Acûze(a):
Ya?l?
kad?n.
Kocakar?.
Ad
urunmak(t):
konulmak
isim
verilmek
adlanmak.
Adl(a):
Do?ruluk
adalet.
Ag(t):
Ak
beyaz.
Agaç
at(t):
Tabut
sal.
Âgâh(f):
Uyan?k
bilen
ârif.
Gönül
gözü
aç?k
olan.
Agâz(f):
Ba?lama.
Agdug(t):
A?du??
yükseldi?i
ç?kt???.(133/5)
A?du??
?eklindeki
kelime
vezin
gere?i
okunmal?d?r.
Agmak(t):
Yükselmek
yukar?
ç?kmak.
Agu(t):
Zehir.
Agup-dönmek(t):
Yuvarlanmak
sa?a
sola
hareket
etmek.
Agyâr(a):
Yabanc?lar
ba?kalar?
gayr?lar.
kesret.
?nsan?n
zihninde
Hak’tan
ba?ka
varl?k
varm??
vehmi
yaratmas?.
Âh
u
vâh(f):
A?lay?p
s?zlama
inleme
hayk?rma.
zâr(f):
inleme.
Ahad(a):
Bir
tek.
Cenab-?
Hakk'?n
say?ya
gelmeyen
birli?i
demek
olup
Vahdaniyyetinin
hakikati
için
kullan?l?r.
Zat
isimlerindendir.
Ahbâr(a):
Haberler.
Ahd(a):
Söz
verme.
Ahî(a):
Karde?
fütüvvet
ehli.
Tarîkat
karde?i.
Ahmed(a):
adlar?ndan
birisi.
Ahvâl(a):
Hâller
vaziyetler.
Ahzân(a):
Hüzünler.
Ak
teleme(t):
süt
kesik
süt.
Mecazen
temiz
sûret
Âk?bet(a):
?eyin
sonu
nihâyet
netice.
Âkil(a):
Ak?ll?
aklî
dü?ünen
eden.
Mutasavv?fa
göre
sûrette
tak?l?p
kalan
zâhid.
Akl-?
Cüz'(a):
Yar?m
ak?l.
Parça
?lahî
zat?
anlamayan
küllî
ak?ldan
haberdâr
olmayan
küll(a):
Bütün
ak?l
tam
idrak
ma'a?/maî?
(a):
Dünyevî
geçim
dü?üncesinde
akl?n
en
alt
tabakas?..
Akmak(t):
Sald?rmak
hücûm
yürümek
meyletmek.
Al/âl(a):
Hile
desise.
Alâ
küll-i
hâl(a):
?öyle
böyle
oldu?u
üzere
kadar.
Alâ(a):
Yüce
ulu.
Aldaguç(t):
Aldat?c?
hileci
dünyevî
ihtiraslar
tuzaklar.
Aldamak(t):
Kand?rmak
inand?rmak.
Aldatmak.
Aldanguç(t):
Aldat?c?.
Aldanmak(t):
?nanmak
sanmak
safça
kabul
Aldar(t):
Aldat?r.
Alday?
tutmak(t):
Boyuna
aldatarak
oyalamak.
Aleyhisselâm(a):
Selam
olsun.
Peygamberler
an?ld???nda
ta'zîm
söylenir.
Al?nmak(t):
Temiz
olmak
dokunulmam??
olmak.
kelimenin
geçti?i
m?sra
“Nökerli
k?zdur
kimisi
al?nmaduk
çoklar
yatur”
?eklindedir.
Al??mak(t):
Alevlenip
yanmaya
ba?lamak.
Ali(a):
Ali
damad?
amcas?
Ebu
Tâlib'in
o?lu.
Dördüncü
Halife.
On
ya??nda
iman
etmi?
hiç
putlara
tapmam??t?r.
Gazalardaki
kahramanl???
sebebiyle
“Esedullah”
denmi?tir.
cennetle
müjdelenenlerden
mutasavv?flar
taraf?ndan
“?ah-?
velâyet”
tan?nm??t?r.
Alk??(t):
Övme
dua
etme.
Alu(t):
Alçak
al?k
aptal.
Âm
hâs(a):
Halk
seçkinler.
Metinde
zâhir
bât?n(tasavvuf)
ehli
anlam?nda.
A'mâl(a):
??ler
ameller
hay?rlar.
Amel(a):
??
hay?r
çal??ma.
Âmî(a):
Avamdan
ki?i
halk?n
a?a??
tabakas?ndan.
hakikatten
haberi
olmayan.
Amm(a):
Umûmî
herkese
ait
halk.
Amu(a):
Amca.
An(a):
Lahza
az
zamân.
Ân(f):
O
güzellik
melâhat.
Anber(a):
Güzel
koku.
Anca(t):
O
kadar
onca.
Anda(t):
Orada
oraya
o
konuda
hususta
Andak(t):
Hemen
anda
derhâl.
Andan(t):
Ondan
ona
ondan
sonra
ötürü.
An?(t):
Onu.
An?n(t):
Bununla
sebeble
bundan
dolay?.
Anlar(t):
Onlar.
Anmak(t):
Hat?rlamak
sözünü
Ansuz(t):
Onsuz.
Ansuz?n(t):
Birdenbire
birden
anda.
Anter:
Ali
öldürüldü?ü
rivâyet
edilen
silah?ör.
Anun(t):
Onun.
Ap
ar?(t):
Tertemiz
saf.
Âr(a):
Benli
namus
utanma.
Arafât(a):
Mekke'de
hac?larun
arefe
günü
gecesi
kald?klar?
da??n
ismi.
Arasât(a):
Arsalar
k?yâmetde
her
canl?n?n
dirilip
toplanaca??
meydan.
Mah?er
yeri
ha??r
ne?ir
yeri.
Ârâyi?(f):
Süs
bezek
ziynet.
Araz(a):
??aret
alâmet
tesadüf
kaza.
Tasavvufta
zâtî
hâl
keyfiyet.
Cevhere
ar?z
cevherden
hariç
bulunan.
Arbede(a):
Kavga
gürültü.
Âreste(f):
Süslenmi?
bezenmi?.
Ar?(t):Temiz
pâk
saf
müberra
berî
güzel
parlak.
Ar??gan(t):
?ddiac?
cedelle?en
mücadele
Ar?tmak(t):
Temizlemek
tenzih
Arkur?(t):
E?ri
kar??
ters
ayk?r?
tersine.
Armak(t):
Yorulmak
yorgun
dü?mek.
Ar?(a):
Dokuzuncu
gök.
âlemi
çevreleyen
âlem
tasavvurunun
sonu
yüksek
noktas?
yer.
Tavan.
Ar?-?
'azim(a):
En
büyük
'ar?
Cenâb-?
ar??.
Zatî
âlem.
?nsân-?
gönlü.
Rahmân(a):
'ar??.
Allah'?n
izzet
saltanat?n?n
tecellî
etti?i
mahal.
Kâmil
insan?n
Ar??n(f):
Gez
endaze.
Ölçü
birimi.
Artuk(t):
Ba?ka
ba?kas?
gayr?
fazla
art?k.
Arturmak(t):
Fazlala?t?rmak
art?rmak
artt?rmak.
Arz(a):
Yeryüzü
toprak
zemin
dünya.
Arzûmân(f):
Dilek
istek.
Asâ(a):
De?nek
baston
dayanak.
Âsân(f):
Kolay.
Ashâb-?
suffâ(a):
sofas?nda
fakirler.
sahabe
mutasavv?flara
mistik
hayat
ya?am??lard?r.
?slâmda
ilk
sufiler
edilebilir.
Âsî(a):
?syân
eden
emirlere
itaat
etmeyen
Âsil-zâde(a.f):
Asil
ki?inin
o?lu
?erefli
âileye
mensup.
Âsitân(f):
E?ik
dergâh
tekye.
Âsitân-?
mür?id(f.a):
Mür?idin
tekkesi
bulundu?u
Ass?(t):
Fayda
menfaat
kazanç.
Âsûde(f):
Rahat
sakin
müsterih.
A?(t):
Yemek.
A?akl?k(t):
Tevazu
alçakl?k.
Â??k-bâz(a.f):
Â??kla
oynayan.
A??kl?cak(t):
Acele
edince
acele
ederek.
A??kmak(t):
Â?ikâre/â?kâre/e?kere(f):
Belli
meydanda
aç?k
bedihi.
Yûnus'un
eserinde
“e?kere”
?ekline
dönü?mü?tür.
A?k-bâz(a.f):
A?kla
oynayan
sevgiliyle
oynayan
A?mak(t):
Geçmek
ta?mak.
“y?l
a?mak”
gibi.
A?r
okumak(a.t):
Kur'ân'dan
on
âyet
mikdar?
okumak.
A?urmak(t):
Geçirmek.
Â?üfte(f):
Peri?ân
da??n?k
â??k.
Atâ(a):
Verme
ba???lama
ihsanda
bulunma
cömertlik.
Avâne(a):
Beraber
taraftar
yard?mc?.
Avâra(f):
Avâre
kötü
adî
baya??.
Âvâz(f):
Sadâ
ses
?öhret.
Avret
o?lan(a.t.)
K?z
o?lan
k?z.
Ayag
/
ayak(f):
Ayakl?
içki
kadehi.
Ayag?n
durmak(t):
Ayakta
durmak.
Âyât(a):
âyetler.
Ayb
'ay?b(a):
Kusur
leke
utand?racak
hâl.
Âyet-i
kül(a):
Kur'ân
âlem
insan-?
kâmil.
Ay?tmak(t):
Söylemek.
Âyîne(f):
Ayna
mir'ât
gözgü.
Ayne'l-yakîn(a):
Görerek
inanmak
görü?le
inanca
ula?mak.
Ayruk(t):
Ayr?
ba?ka
gayr?.
Ayruksamak(t):
Farkl?
?ekilde
Ayruks?mak(t):
Ba?ka
türlü
?ekilde
olan
ba?kas?.
Ayuk
/ay?k(t):
Akl?
ba??nda
uyan?k.
Ayuksuz(t):
ba??nda
olmayan
serho?.
Ayyâr(a):
Hilekâr
desiseci
iki
yüzlü
içi
d???
Az
bakmak:
Küçümsemek.
görmek.
A'zâ(a):
Bedenin
uzvu.
Âzâd(f):
Serbest
hür.
Âzâdl?k(f):
Hürriyet
verilmi?
serbest
b?rak?lm??.
Âzâl(a):
Ezeller
ba??
zamânlar.(Ezelin
ço?ulu.).
Azâzîl(a):
?eytân
?blîsin
Azdurmak(t):
Bozmak
yoldan
ç?karmak
de?i?tirmek.
Az?k
azuk(t):
Erzak
yiyecek(mecazen)
ibâdet.
Azîz(a):
Sevgide
üstün
tutulan
hürmetli
sayg?
de?er.
Azm
eylemek(a.t):
Karar
vermek
niyet
gayret
Yola
Azmak(t):
?a??rmak
sap?tmak
ç?kmak
ayr?lmak
sapk?nl??a
Azrâîl(a):
Ölüm
mele?i
dört
melekten
-B
Bâb(a):
Kap?
k?s?m
mevzu'
fas?l.
Bâc(f):
Vergi
cizye
harâc.
Bâd(f):
Rüzgâr
nefes.
Badya:
A?z?
geni?
topraktan
kap.
?arap
tas?.
Rumca
“batheia"dan.
Bâg(f):
Bahçe
bahçe
bostan.
Bag?r(t):
Gö?üs
ci?er
yürek.
Bâgi(a):
Tecâvüz
sald?ran
haks?zl?k
zâlim.
Bahadur(f):
Cesûr
yi?it.
Bâhil(a):
Cimri
hasîs
tamahkâr
mal?n?
k?yamayan.
Bahillik(a):
Tamahkârl?k
hasîslik
cimrilik.
Bahis(a):
?ddiali
söz
noksan.
Bahr(a):
Deniz.
Bahrî(a):
cins
deniz
örde?i
bal?kç?l
bal?k.
Baht?lu
bahtlu
(f.t):
Bahtl?
talihi
iyi
k?smetli.
Bâl(f):
Kanat.
Bâlâ(f):
Yüksek
yukar?
yüce
uzun.
Balaban:
?ri
do?an
ku?u.
Bal?cak(t):
Küçük
Balk
urmak
(a.t):
Parlamak
???ldamak.
Balk?mak(a.t):
???ldamak
çakmak.
Ban(t):
Ulu
bez
çad?r.
Bang(f):
Hayk?rma
ses.
dua.
Bañlamak(t):
Ezan
okumak
seslenmek
ba??rmak.
Banmak(t):
Bat?rmak
bula?t?rmak.
Suya
banmak.
Bâr
tutmak(f.t):
Paslanmak.
Bâr(f):
Kir
pas.
Yük
kal'a
duvar?.
Barak
Baba:
zat
hakk?nda
fazla
bilgi
yoktur.
Mevcut
bilgilerin
tahlili
bkz.
Ahmet
Ya?ar
Ocak
Sar?
Salt?k-Popüler
?slâm’?n
Balkanlardaki
Destanî
Öncüsü
Ankara
2002.
Cami'ü'd-Düvel'de
Baba'n?n
Saltuk
mürîdlerinden
yaz?l?d?r.
Kendi
risâlesinde
de
Saltukla
alakas?
üzerinde
durulur:
A.
Gölp?narl?
Yûnus
Emre
Tasavvuf
?stanbul
1961
s.
252-259
455-472.
Barak
1307
veya
1308'de
Mo?ollar
öldürülmü?tür.
Bârân(f):
Ya?mur.
Bâri(a):
Yaratan
Allah.
Düzenleyip
tertip
Bârigâh(f):
Yüksek
dîvân
izinle
girilebilen
Ota?
huzuru.
Barmak(t):
Parmak.
Bârû(f):
Kale
duvar?
hisar
burcu
sûr.
Basar(a):
Görme
kabiliyeti
göz
kalp
gözü.
Basaret(a):
Göz
aç?kl???
derinli?ine
görü?.
Basîr(a):
Her
?eyi
bilgisiyle
gören
Basîret
sahibi
ile
gören.
Basîret(a):
Kalb
gözü
ileri
görü?lülük.
Ba?
açmak(t):
Dua
?ikâyet
beddua
yas
tutmak.
gözi(t):
Zâhirî
gönül
gözünün
aksi.
Ba?(t):
Yasa.
Ba?a
çatmak(t):
araya
gelmek
ba?
ba?a
i?e
giri?mek.
varmak(t):
Sona
bitmek.
Bâ?ed
ki(f):
Ola
ki
ki.
Ba?lu(t):
Yaral?.
Bât?l(a):
Hurafe
sahte
hak
Bât?n(a):
?ç
yüz
öz.
Gizli
görünmeyen.
Batn(a):
Bât?n.
Bay(f):
Zengin
mîr
emîr.
Bayag?(t):
Önceki
eski
eskisi
Bâyezîd-i
Bistamî:
Hicrî
III.
as?rda
ya?ayan
kutsal
gönüllü
veli.
Baba
ad?
?sa
Ni?abur'un
Bistam
köyünde
do?up
büyümü?tür.
?akîk-i
Belhî
sohbetleri
var.
H.
264
y?l?nda
öldü.
Bay?k(t):
Gerçek
aç?kça
a?ikâr.
Bay?mak(t):
Zengin
zenginle?mek.
Bay?nd?rmak(t):
Zenginle?tirmek
mâmûr
Bâzirgân(f):
Tâcir
tüccâr.
Becid
(f):
Acele
Çabuk
derhal
devaml?
?srarl?
gerçek.
Bedi'(a):
E?siz
örneksiz
benzersiz.
??itilmemi?
görülmemi?.
Bed-nâm(f):
Ad?
kötüye
ç?km??.
Fenâ
tan?nm??.
Bedr(a):
Dolunay.
Bed-ter(f):
Daha
beter.
Beg(t):
Bey
zengin
Begâyet(a.f):
Çok
ziyadesiyle
pek
a??r?
son
derece.
Behi?t(f):
Cennet
firdevs.
Behremend(f):
Nasibli
behreli
hisseli.
Bekâ-ender-bekâ:
Bekabillah
makamlar?ndan
ikincisi.
Bâkîlik
içinde
bâkîlik.
Mutlak
ebedîlik.
Bekrî(a):
Gece
gündüz
içen
alkolik
içkiye
dü?kün.
Belâ/belî(a):
Evet.
Ruhlar?n
elest
meclisinde
"elestü
rabbiküm"
sorusuna
verdikleri
cevap.
Bele(t):
Böyle.
Belî(a):
Belâ.
Belinlemek(t):
Seyrimek
s?çramak
titremek.
Belkîs:
Saba
melikesi.
Süleyman
Peygamber
zamân?nda
ya?ad???
onun
imana
davet
edildi?i
edilir.
Yemen'de
Sebe
bölgesinde
hükûmet
etmi?tir.
Bellü
beyân(t):
Apaç?k
â?ikâr.
bilmek(t):
?yi
bilmek
kanaat
getirmek.
Bellü(t):
a?ikâr
aç?k.
Belürmek(t):
Belli
meydana
Benâm(f):
Naml?
tan?nm??
me?hûr
ünlü
Bencileyin(t):
Benim
gibi
bana
benzeyen.
Bend(f):
Ba?lanan
ba?lanm??
ba?
bo?um.
Beniz(t):
Beniz
al?n
renk.
Benven(t):
Benim.
Berât(a):
Ni?ân
rütbe
imtiyaz
taltîf
verilen
belge.
Bercîs(a):
Mü?teri
y?ld?z?.
Ber-dâr(f):
Dâr
a?ac?na
as?lm??
Bere-Berre(f):
Kuzu.
Ber-hurdâr(f):
Hay?rlar
elde
K?smetli
mes'ût
Beriyye(a):
Mahlûkat
yarat?klar
insanlar
Berk(t):
Sa?lam
kat?
sert
kuvvetli.
Berkitmek:
Kuvvetlendirmek
sa?lamla?t?rmak.
Pekitmek.
Berr(a):
Kara
toprak.
Berü(t):
Yak?n
beri
yana
beriye
tarafa.
Berye/Beriyye(a):
Çöl
k?r
sahra.
Bes(f):
Yeter.
Kâfî
yeti?ir.
Bes/besi:
ziyadelik.
Birçok.
Be?âret(a):
Müjde
iyi
haber
mu?tu
mu?tuluk.
Be?e/Pe?e/Pa?a(?)(t):
A?abey
ulu
ba?kan
rütbeli
gelen
pa?a.
Bevvâb(a):
Kap?c?.
Beyâbân(f):
k?r.
Beytü'l-Ma'mûr(a):
Gökte
hizas?nda
Allah'a
yak?n
meleklerin
tavaf
ev.
Bezek(t):
Bezemek(t):
Süslemek
tezyin
Bezenmek(t):
Süslenmek.
Bezirgân(f):
Bâzirgân.
Bezmek(f):
Usanmak
bezmek
b?kmak.
B?çgu(t):
Kesecek
âlet.
B?çk?
testere.
B?ñar(t):
P?nar.
B?ragmak(t):
B?rakmak
Bî-'aded(f.a):
Say?s?z.
Bî-basar(f.a):
Görmeyen
gözsüz.
Bî-cân(f.a):
Cans?z.
Bî-cism(f.a):
Cisimsiz.
Bî-çâre(f.f):
Çaresiz.
Bî-dâr(f):
Uyan?k.
Bid'at(a):
Sonradan
ç?kan
?ey.
Peygamber'den
sonra
ortaya
âdet
inan??lar.
ad?na
at?lan
yanl??
Bî-dem(f):
Nefessiz
kans?z.
Bî-dirîg(f):
Esirgemeyen
esirgenmeyen
elinden
geleni
yapan.
Korumas?z.
Zay?f.
Âciz
yaz?k
demeyen.
Eyvah
Bî-elvân(f.a):
Renkleri
renksiz.
Bî-gam(f.a):
Gams?z
kedersiz
üzüntüsüz.
Bî-gâne(f):
Yabanc?.
Bigi(t):
Gibi.
Bî-gümân(f):
?üphesiz.
Bî-hod(f):
geçmi?
bay?lm??
mest.
Dîvân'da
nefsini
yok
nefissiz
kâmil
insan
Bî-hû?(f):
?a?k?n
sersem.
Bî-kân(f):
Cevhersiz
özü
Bî-kevn(f.a):
Var
Bî-k?yâs(f.a):
Ölçüsüz.
Mukayese
edilemeyen.
Bi-Külli(a):
Büsbütün
tamamen
tamam?yla.
Bil(t):
Bel.
Bile(t):
Beraberlik
maiyet.
Bî-Levn(f.a):
Renksiz.
Bilik(t):
Kemer
sadak
“?man
biligin
berk
ku?an”(44/8).
Biliñmek(t):
Bî-lisân(f.a):
Dilsiz.
Bili?(t):
Bildik
tan?d?k
â?inâ
ma'rifet.
Bil-lâh(a):
Allah
için.
Bilü(t):
Bilgi
ilim
irfân
idrâk.
Bî-mekân(f.a):
Yersiz
yeri
yurtsuz.
Bî-mest(f):
Mest
akl?
ba??nda.
Binâ(a):
Arapçada
fiillerin
yap?s?n?
inceleyen
bilim
dal?.
Fiillerin
çat?s?.
Binâ(a):Yapma
dayama.
Bî-nazir(f.a):
E?i
bulunmayan.
Bî-nihâyet(f.a):
Nihâyetsiz
sonsuz.
Tükenmez.
Bî-ni?ân(f):
?zi
belirsiz.
Alâmetsiz.
demi(t.f):
an
anl?k
zamânda.
kezden(t):
Birden
hep
birden.
kezin(t):
defa.
niçe(t):
Birçok
çok.
Biregü(t):
kimse
Bî-reng(f):
Birikmek(t):
Toplanmak
birle?mek
aynile?mek
beraber
Birin
birin(t):
bir
teker
teker
birer
birer.
Birle(t):
?le.
Biryân(f):
Kebâb
k?zarm??
yanm??.
Bi?e(f):
Orman
me?elik
sazl?k.
Bi?mek(t):
Pi?mek
olgunla?mak
beslemek
geli?tirmek.
Bi?ürmek(t):
Pi?irmek
olgunla?t?rmak.
Biti(t):
Mektup
yaz?lm??
?ey
amel
defteri.
Bitimek(t):
Yazmak
k?smet
etmekmukadder
k?lmak.
Nasib.
Bititmek(t):
K?smet
nasib
yazmak
Bitmek(t):
Eri?me
ula?mak
belirmek
yeti?mek
Bitri?mek(t):
Hesapla?mak
anla?mak
öde?mek.
Bitürmek(t):
Meydana
getirmek
yeti?tirmek.
Biz/bez(t):
Kuma?
çaput
bez.
Bizâ'e(a):
Sermaye.
Bizâr(f):
Rahats?z
b?km??
usanm??
küskün.
Bizek/bezek(t):
Bizmek(t):
Bezmek
usanmak.
Bolay
ki(t.f):
Boncuk:
Boncuk
inciye
benzetilen
cam
süs
e?yas?.
Bostân(f):
Bâ?çe
ye?illik
ba?l?k
Bo?anmak(f):
Bo?almak
bo?
Boz
yapalak(t):
tüylü.
renkli
tür
çaylak.
Boz-pusaruk(t):
renkli
sisli
kipkirli
alacal?
bulan?k.
Bucak(t):
Kö?e
tenha
Bûd
vücûd(f.a):
Varl?k
var
olu?.
Bug(t):
Bu?u
buhar.
Bugz(a):
Kin
kalpten
dü?mânolmak
nefret.
Buhl(a):
Cimrilik
pintilik
hasislik
el
s?kl???.
Bukrat:
?skender'den
yüz
y?l
önce
me?hur
Yunan
hakîmi
Hipokratis.
Bular(t):
Bunlar
ki?iler.
Bula??k(t):
Kar???k
bulan?k
âlûde.
Bul?ncad?(t):
Buluncayd?
buluncaya
kadard?.
Buñ(t):
S?k?nt?
gam
zaruret.
Buñalmak(t):
S?k?lmak
gamlanmak
akli
dengeyi
yitirmek.
Buñamak(t):
Bun
safla?mak
muvazeneyi
Buñar(t):
Burâk(a):
Cennet
bine?i.
Burc(a):
Kal'a
ç?k?nt?s?
sabit
y?ld?z.
Bur?lmak(t):
Dönmek
bükülmek.
Burmak(t):
Bükmek
sarmak
boynu
omuza
Bustân/bostân(f):
Ba?çe
ba?çe.
Bu?mak(t):
K?zmak
öfkelenmek.
Bu?u(t):
Öfke
k?zg?nl?k.
But/büt(f):
Put
metinde
birkaç
yerde
sevgili
mür?id
Put
kilise
resmi
geçmektedir.
Bûy(f):
Koku.
Buyruk(t):
Emir
ferman.
Bühtân(a):
?ftirâ
birisine
yalan
isnat
Bünyâd
urulmak(f.
t):
Kurulmak
yap?lmak.
Bünyâd(f):
Temel
esâs
as?l.
Bürd-bâr(f):
Uysal
halim
mütehammil
sab?rl?.
Bürhân(a):
Delil
isbat
tan?k.
Bürrân(f):
Keskin.
-C
Cafer-i
Tayyâr
Ali'nin
Mute
sava??nda
kolu
kesilmi?
?ehid
olmu?tur.
lakab?
oldu?unda
verilmi?tir.
Peygamberimizin
Ca'fer
“Cennette
meleklerle
uçuyordu.”
dedi?i
yüzden
manas?na
“tayyâr”
denilmi?tir.
Câh(f):
Mevki
mans?b
yer
makam.
Câlinûs:
Bergamal?d?r.(131-200)
?lkça??n
hekimlerindendir.
Câm(a):
Kadeh.
Câm-?
'I?k(f.a):
A?k
kadehi
Metinde
bazen
Cân
al?c?(f.t):
Azrail.
Cân(a):
Cin
taifesi.
Cinlerin
reisi
(bkz.
49/6).
Cân(f):
Cism-i
latif
rûh-?
hayvanî
mürîd
anlam?nda.(Bkz.
406/1).
Cânâvâr/cânver(f):
Can
ta??yan
hayvan
canl?
canâvâr.
Cân-bâz(f):
Cân?yla
Cây-gâh(f):
Yer
mevki
Câzû(f):
Cad?
büyücü
sihirbaz.
Cebbâr(a):
Kudret
ululuk
sahibi
Esmaü’l-hüsnadand?r.
Cebbâr-?
Âlem(a):
Dünyay?
iradesine
mecbur
Diledi?ine
istedi?i
i?i
yapt?rmaya
muktedir.
Cebrâîl
Cebreîl/Cibrîl
Vahiy
Cibrîl.
Muhammedî
Cebrî(a):
Zorla
yapt?r?lan
zorba.
Cehd(a):
Fazla
gayret
güç-kuvvet
sarfetme
azim.
Cehl(a):
Câhillik.
Bilmezlik.
Celâl(a):
Büyüklük
ululuk.
Celîl(a):
Büyük
ulu
Celle(a):
aziz
Cemâl(a):Yüz
güzelli?i.
Ceng(f):
Muharebe
sava?.
Cercîs(a):
?sâ
Peygamberden
geldi?i
?eriatine
uyan
peygamberdir.
Kur’ân'da
ismi
geçmez.
Yetmi?
kez
öldürülmü?
öldürüldü?ünde
yeniden
dirilmi?tir.
Cevelân/Cevlân(a):
Gezinme
dola?ma
dolanma.
Cevher(a):
K?ymetli
ta?
maya
Cevherî:
insan.
Cev?en:
Z?rh
sava?
elbisesi.
Ceyhûn:
Irmak.
Cîfe(a):
Le?
kokmu?
et.
Cim(a):
Eski
yaz?da
harf.
Cinn(a):
Âte?ten
yarat?lan
bedensiz
varl?klar.
Muhtelif
?ekillere
girebilirler.
Latîf
varl?klar
olduklar?
gaybî
baz?
bilgiler
getirebilirler.
Kelimenin
sözlük
mânâs?
hissetme
kabiliyeti
seyreden
gizleyen
örten
vb.
Cur'a(a):
Kadehin
yudumu.
Cû?(f):
Co?mak
kaynamak.
Cû?a
gelmek(f.t):
Cübbe(a):
Zühd
alameti.
Uzun
bol
Cüft(f):
Çift
ikili
e?i
Cümle(a):
Bütün
hep.
Cünbi?(f):
K?m?ldanma
oynama
e?lence
hareket.
Zevk.
Cürm(a):
Kabahat
kusûr.
Hata
günâh.
Cüst
ü
cû(f):
Aray?p
sorma
ara?t?rma.
Cüvân(f):
Genç
delikanl?.
K?s?m
parça.
Cüz'iyyât-?
müselsel(a):
devam?
olmas?.
Yûnus'ta
ma'den
nebat
hayvan
kategorilerinin
birbirini
takib
yarat?l??
tertibi.
tabaka
kendi
parça
buçuk
yine
aralar?nda
ontolojik
tabakalar
halindedir.
Bunlardan
cüz'ün
seyri
istisnas?z
do?rudur.
-Ç
Çabük-bâz(f):
aceleci.
Tez
oyuncu.
Çag(t):
Zaman
vakit
mevsim.
Ya?
as?r.
“Sözün
us?la
dü?irgil
dimegil
ça?
ide(ça?ada?)
söz”(Bkz.
102/3).
Çagada(t):
Çocukça
ça?a:
Yeni
do?mu?
tüyü
bitmemi?.(Bkz.
Çag?rmak(t):
Davet
Çag?ru(t):
Davet
davetiye.
Çagide(t):
Çocukca
ham
manas?z.
Çag?aban(t):
Da??larak.
Çâh(f):
Kuyu
çukur.
Çak?ldak(t):
Degirmende
ö?ütülen
bu?day?n
ta?lar
aras?nda
bitdi?ini
bildiren
de?irmen
ta??na
çarparak
“çak-çak”
sesi
ç?karan
alet.
Çakmak(t):
?yice
anlatmak
bildirmek.
Tan?tmak
aksettirmek.
?f?a
Gammazlamak
kovalamak.
Çalap(t):
Tanr?
Hak.
Çaldug(t):
Üfürdü?ü
üfledi?i
öttürdü?ü.
(133/5)'teki
?eklinde
Çal?nmak(t):
Çizmek
çizilmek
yaz?
silinmek.
Çâpûk(f):
tez
çevik.
Çâpûk-bâz(f):
Çâr(f):
Dört.
Çârdag(f):
Çardak.
Çarh
urmak(f.t):
semâ
Çarh(f):
Gök
felek.
Çarh-?
Felek(f):
dolaba
benzeyen
gökyüzü
tali'
baht.
Çârsû(f):
Çar??.
Çatmak(t):
Kurmak
tanzim
Birbirine
“Din
çatmak”(Bkz.
248/2)
“endam
çatmak”
Çav(t):
?klîm
memleket
?öhretli
Me?hûr.
Çavu?
y?ld?z?(t):
Zühre
y?ld?z?(?)(Bkz.
66/4).
Çekmek(t):
Tartmak
ölçmek
yemek
zorla
almak.
Çeng(f):
Kanuna
çe?it
saz.
Çerâg/çerâk/ç?rak(f):
Fitil
???k
mum
kandîl
ç?ra.
Çerb(f):
Besili
semiz
ya?l?.
Çerçi(f):
Baz?
küçük
e?ya
tuhafiye
malzemesi
satan
Çerge(f):
Çad?r.
Çerh(f):
Çarh
dünya
Çerî(f):
Asker.
Çe?ni(f):
Lezzet
tad
tad?ml?k
miktarda.
Çe?te(f):
Alt?
telli
saz
tanbur.
?e?tâ'dan
gelmektedir.
Çetr(f):
Çad?r
gölgelik.
Çevgân(f):
Gûy
çevgân
Cirit
oyununda
kullan?lan
de?nek.
Çeynemek(t):
Çi?nemek.
Ç?râk(f):
Ç?ra
çerâg.
Ç?yan(t):
Zehirli
sürüngen
böcek.
Çi(f):
Ne
nas?l.
Çig(f):
Ham
pi?memi?.
Çizginmek(t):
“Bu
çizginen
gökleri”(Bkz.
133/2).
Çogaç(t):
Gün
güne?.
Çokal:
Eskiden
sava?larda
atlara
giydirilen
çelik
z?rh.
çe?idini
sava?ç?lar
giyer.
Çokallu:
Z?rhl?.
Çomak(t):
sopa
ucu
topuzlu
sopa.
Çöksü(t):
k?m?ldamamas?
üste
konan
bask?
çivi.
M?h.
Çökük(t):
Çukur
Alçak.
Çul:
K?ldan
dokunan
dö?ek.
Çulha:
Dokumac?.
Çün(f):
Çünkü
madem
ne
zamân
-D
Dâdu
sited(f):
Al??
veri?.
Dâd(f):
Adalet.
Dad(t):
Tat
lezzet
çe?ni.
Dah?(t):
Bundan
ayna
zamânda
hem
de.
Dak
Özür/Kusur
bulmak.
Dak(t):
Özür
kusur.
Dak?(t):
Dah?
da
Dakmak(t):
Takmak
ad
takmak.
koymak.
Dan???k(t):
Tan???k
ülfet
ünsiyet.
Kar??l?kl?
oturup
konu?mak.
Dâni?(f):
Söz
bilgi
ilim.
Dâni?mend(f):
Bilgin
müderris.
Dapa(t):
Taraf
yön...
a
do?ru...
kar??.
Dâr(a):
Ev
yap?
yurt.
Dâr(f):
a?ac?.
Dâra
gelmek:
Dâra?ac?na
gelmek.
?dam
edilmek.
Mecazen
s?rr?
“Hallâc-?
mansur
gibi”
if?a
?er'î
s?rr?n
if?as?
haramd?r.
Dâr-?
mihnet:
Mihnet
evi.
Dart?nmak(t):
Çekinmek
esirgemek.
Datlu(t):
Tatl?.
Davâ(a):
Dava
iddia
“as?ls?z
söz”
anlam?ndan
çok
bilinmeyen
sözler.
Dâvûd:
?srail
o?ullar?ndan
peygamber
hükümdârd?r.
babas?
Dâvûd
sesinin
güzelli?iyle
Kitâp
Zebûr
Dâvud'a
inmi?tir.
Deccâl(a):
K?yâmete
ç?kacak
oldu?una
Deccâl
baz?lar?n?
dinden
imandan
edecektir.
öldürülecek
yalanc?
dünya
sevgisinden
nefsî
güçlerden
ibaret
bunlar
riyaset
rubûbiyet
büyüklenmek
(kibir)
hile
vs.dir.
kuvvetler
akl-?
ma'â?a
ba?l?d?r.
Nefislerinde
söz
konusu
özellikleri
edemeyen
ki?iler
tasavvufta
“Deccâl”e
benzetilmi?lerdir.
Deccâl'in
?a??
olmas?
ise
nefsi
ta??mas?ndan
dolay?
uhrevi
ulvî
âlemleri
görmemesi
anlam?na
gelir.
Degin(t):
Kadar
dek.
Degme(t):
Herhangi
her
rastgele.
Degmek(t):
Ula?mak
eri?mek.
Degritmek(t):
Oynatmak
ettirmek
dola?t?rmak.
Deg?ürilmek(t):
Çevrilmek
döndürülmek.
Deg?ürmek(t):
De?i?mek
Degül(t):
De?il.
Degürmek(t):
Ula?t?rmak
eri?tirmek
Dehr(a):
Dünya
Maddeler
Dehrî
Maddeci
ruha
ahrete
manevî
?eylere
inanmayan
Materyalist.
Dek
Sessiz
sakin
Uslu
oturmak.
Dek(t):
...a
Dek/tek(t):
E?
benzer
Delâlet(a):
Delil
k?lavuzluk.
Do?ru
yolu
göstermek.
Delim(t):
birçok
ziyade
fazla.
Delük(t):
Delik
Dem(f):
An
zamân
soluk
Dem-be-dem(f):
Vakit
vakit.
Daima
Dem-beste(f):
Susmu?
solu?u
kesilmi?
nefesi
ba?lanm??.
Demren/temren(t):
Okun
ucuna
geçirilen
demir.
Dem-sâz(f):
Uygun
arkada?
dost
s?rda?.
Denk(t):
e?
Denlü(t):
Kadar.
Densüz(t):
Münasebetsiz
ölçüsüz
sayg?s?z.
Depe/dapa(t):
yön.
Depemek(t):
Tarafa
gitmek
yöne
gitmek.
Deprenmek(t):
K?p?rdamak
k?m?ldamak
etmek
kurumak.
Depretmek(t):
K?m?ldatmak
oynatmak
kurutmak.
Der(t):
Ter.
biten
taze.“A?aç
deri
dirildi”(301/6).
Derbân(f)
:
Dergâh(f):
Tekye.
Zikir
Kap?
kap?
e?i?i.
Tarikatlerin
müessese
devrinde
ir?ad
kulland?klar?
teferruatl?
mekan.
Dergâhlar
semâhâne
halvet
çile
odas?
a?hâne
dervi?
hücreleri
vs.
bölümlerden
te?ekkül
eder.
Hakikî
sûfî
alemleri
dergâh
Deriçe(f):
kap?
pencere.
Dermânde(f):
Âcil
kala
kalm??
bî-çâre
zavall?
beceriksiz.
Dermek/dirmek(t):
Toplamak
biriktirmek.
Dervâze(f):
Büyük
binan?n
ta?ra
kap?s?.
Dervî?(f):
Yoksul
mütevazî
tarikate
girmi?
kimse.
Sülûka
'ahdeden
ula?mak
isteyen
Derzi(f):
Terzi.
Destâr(f):
Sar?k
imâme
tülbent.
Dest-gir(f):
Elden
tutan
yard?m
Destûr(f):
?zin
ruhsat.
Devlengeç:
Çaylak
yazmalarda
dölengeç
dülengeç
devligeç
harekelenmi?tir.
Devlet(a):
Saadet
mutluluk.
Devrân(a):
felek
talih.
Dönme
dola?ma.
Dev?ürmek/div?ürmek(t):
Dermek
toplamak
Derlemek.
Deyr(a):
Kilise
manast?r.
Deyyân(a):
Hakk?yla
mükafatland?ran
cezaland?ran
hâkim
Allah.(Bir
kudsî
hadiste
yarat?c?
kendisini
melik
deyyân
anar.
Burada
deyyân
ba?lang?çtan
sonuna
kadar
mâcerâs?n?
tamamlay?p
hesâba
çeken
anlam?ndad?r.).
Deyyâr:
yurt
manast?r
sahibi.
Dikçi(t):
Âsi
dik
kar??l?klar
veren
Dil
teti?i(t):
Dilin
konu?ma
kabiliyeti.
Dilenigörmek(t):
Hemen
dilenmek
dilenmeye
bakmak.
Dilenmeye
devam
Dil-hasta(f):
hastas?.
Dilkü:
Tilki.
Dil-pezîr(f):
Gönüle
ho?
gelen
gönlün
be?endi?i.
Dil-teng(f):
darl???
iç
s?k?nt?s?.
Dimek(t):
Demek
söylemek.
Din(a):
?nanç
imân
tâat
âdet
huy
verilecek
kar??l??a
hükmetmek.
Dinâr:
Alt?n
sikkeli
para.
Dirgenmek(t):
birikmek
Dayanmak.
Dirgürmek
(t):
Diri
diri
k?lmak
diriltmek.
Dirîg(f):
Esirgeme.
Dirîgâ(f):
Hayfa
yaz?k
eyvah.
Dirilik(t):
Ya?ay??
geçim
hayat
sa?l?k.
Dirmek
dermek.
Dirnek
Dernek
toplant?.
E?lenmek
toplanan
Dîv(f):
cin.
Dîvân
Huzur
meclis.
Dîvân-?
??k
(f.a):
meclisi
Div?ürmek(t):
Dev?irmek
toplamak.
Diyânet(a):
Dindârl?k.
din
hükümlerini
yerine
Doksan
bin
Hak
kelâm?:
Peygamber'e
Mirâc'ta
90
s?r
söyledi?i
bunlardan
30
binini
halka
seçkinlere
dedi?i
ise
saklad???
Dokunmak(t):
Vurmak
birbirine
geçirmek.
Çakmak
isabet
ettirmek.
Dolanmak
Dola?mak.
Dol?nmak
/dolunmak(t):
Dolunmak
batmak
dolanmak
Gurup
Don
Don
elbise
k?yafet.
Donanmak
Süslenmek
giyinip
ku?anmak.
Dölenmek
Mutmain
temayül
Sükûnet
karar
ço?almak.
Dörimek/dürimek
türemek.
Döritmek/düritmek
düretmek
Yaratmak
türetmek.
Dört
ejderhâ:
unsur(Hava
âte?
su
toprak.).
?erîat
tarîkat
hakikat
marifet.
yâr
Bekr
Ömer
Osman
Ali.
Dö?ek
Yayg?
kilim
gibi
fakat
daha
yumu?ak
minder.
Döymek
Tahammül
dayanmak.
Duduksuz
rehin
kapal?
Dun
Alt
taraf
kök.(147/4).
Dûr(f):
Uzak.
Durak/turak
Makâm
mahal
durulan
e?lenilen
Durgurmak
Durdurmak
kald?rmak
ayakta
Durmak/turmak
Aya?a
kalkmak
k?yam.
Durrac(a):
Dürrac
turaç
Durutmak
durdurmaya
çal??mak.
Du?:
tu?.
Du?a
gelmek(t):
Rastlamak
kar??
kar??ya
Dutmak
Tutmak
sahib
Yapmak
Dutsak
Esir.
Dutu?mak
Alev
almak
tutu?mak.
Duvac?k
kap?s?
rahmet
s?fat?na
s???nma.
Bugün
“dua
kap?s?”
kullan?l?yor.(128/3).
Duzag(t):
Tuzak.
Duzah(f):
Cehennem.
Dükeli(t):
hep
cümle
hepsi
herkes.
Dükkân-dâr(a.f):
Dükkân
Düldül(a):
Ali'ye
binek
at?.
Dün
Gece.
gün(t):
gündüz.
Dünyâ-perest:
Dünyaya
meyil
veren.
Maddiyat?
seven.
Düp-düz
Düm-düz.
Tamam?yla
ba?tanba?a.
Düpdüzin
ba?tan
ba?a.
Dürdâne(a.f):
?nci
tanesi.
Dürimek/dörimek(t):
Türemek.
Düri?mek(t):
Çal??mak
isbat
Dürlü(t):
Türlü.
Dürr(a):
?nci.
Dürrâc(a):
Kekli?e
benzer
güzel
ku?.
Turac.
Dürr-i
yetîm(f.a):
Tek
iri
baha
biçilmez
inci.
E?siz
Nûr-?
Muhammed.
Dürülmek(t):
Katlanmak
toplanmak.
Dü?(t):
Rüyâ
vak?a.
dü?
bazan
seyr
seyrân
kelimeleri
Dü?mek(t):
Konaklamak.
Vâki
ma?lûb
müstevli
Dü?vâr(f):
Güç
zor.
Dütün(t):
Tütün.
Duman.
Düzenmek/düzünmek(t):
Kendini
düzeltmek
düzene
sokmak
süslemek.
Düzmek(t):
Tertib
tanzîm
Düzen
s?ralamak.
Haz?rlamak
imal
-E
Ebed(a):
Sonsuz
gelecek
gelecek
Ebleh(a):
Pek
ak?ls?z
ahmak
bön.
Ebsem/epsem:
Suskun.
Ebter(a):
Sonu
kesik
çocu?u
eksik.
Bekir(S?ddîk):
?lk
halife
Çâr-yâr'dan
ilki.
sözünün
eri
“S?ddîk”
s?fat?yla
an?lm??t?r.
Ecel(a):
vakt?
âhirete
göçmek.
Ed-dünyâ
cifetün
tâlibihâ
kilâb:
Dünya
cifedir
talibi
köpeklerdir.
Hadis.
Efgân(f):
Ba??r?p
ça??rma
istimdâd
feryâd.
Efreng/Firenk(f):
Avrupal?
Frenk.
H?r?stiyan.
Egerçi(f):
ide
gerçi.
Egin(t):
S?rt
omuz.
Eglemek(t):
Geçiktirmek
vakit
geçirmek
oyalamak
avutmak.
Egleyen(t):
mâsivâ
kullan?lm??t?r.
Ehil(ehl):
Yabanc?
mahir
usta
becerikli
metinde
Ejdehâ(f):
Y?lan
ejderha.
nefis
benzetme.
Ekincik(t):
Olgunla?mam??
boylu
ba?ak.(388/3).
Eksüklik/eksiklik(t):
Kusurlu
hatalar?
Aciz.
Eksümek(t):
Eksilmek
azalmak
azaltmak.
Elest(a):
“Elestü”
Arapça'da
“de?il
miyim?”
demektir.
7.
surenin
172-173.
âyetlerinde
Allah'?n:
“Ben
sizin
Rabbiniz
de?il
sorusunda
geçer.
Ruhlar
soruya:
“Evet
Rabbimizsin.”
diye
cevap
biribirlerine
tan?k
tutmu?lar
?ehadet
etmi?lerdir.
K?yâmet
gününde
ruh
burada
verdi?i
sözü
Rabbini
tan?mak
zorundad?r.
Sûfîler
Bezm-i
Elest'de
cevablar?n
baz?lar?n?n
olumlu
“Kâlû
belâ”
olumsuz
“lâ”
inan?rlar.
cevaba
k?yâmette
üç
s?ra
görülecektir.
Rablerinin
tasdik
eyleyip
gözleri
dilleriyle
edenler
soruyu
sadece
kulaklar?yla
duyup
karars?zl?k
gösterenler.
Sadece
lâ
deyip
birli?ini
etmeyenler.
Yunus
Emre
Elest’te
söze
ahd-i
sâb?k
terkibi
anlat?r.
Ona
s?r
dünyada
iken
bilinip
ya?anacakt?r.
El-hakk(a):
Do?rusu
hakikaten.
Elhamdülillâh(a):
hamd
Elif(a):
yaz?m?z?n
harfi.
Klasik
dinî
ledünnî
?iirimizde
Allah
zat-?
uluhiyyet
makam-?
ma'rifet
Elif-dal-mim:
harflerle
emed
kelimesinin
yaz?ld???
harflerdir.
“Son
nihâyet”
manalar?ndad?r.
Elif
Hakk'?
mim
tafsilât-?
Muhammed'i
dal
s?rr-?
Muhammed
nûr-?
Muhammedîyi
temsil
Ayr?ca
“Âdem”
kelimesi
yaz?l?r.
El-kalbü
mine'l-kalbi(a):
Kalpten
kalbe
gönülden
gönüle.
Elvân(a):
Renkler
görünü?ler.
Em:
?laç
çâre
devâ.
Emân(a):
Emniyet
korkusuzluk.
Yard?m
imkân.
Emânet(a):
s?r.
Âdem'e
s?rr?.
“cân”
anlam?ndad?r.(210/3).
Emcek(t):
Meme
kuru
meme
denilen
çocuklar?n
susturulmas?
Emek
yimek(t.
d.):
Gayret
sarfetmek
emek
çekmek.
Emr-i
ma'rûf(a):
'Akl?n
?eriatin
caiz
gördü?ü
buyruk.
Endâm(f):
Beden
vücûd
vücûdun
görünü?ü
boy.
Endî?e(a):
Dü?ünce
fikir.
Ene'l-Hak(a):
Hakk'?m”
Ba?dadl?
Hallâc-?
Mansûr'un
as?lmas?na
sebep
?ath
söz.
Er
dimek(t):
E?er
demek
er
“eger”
muhaffefi
kullan?l?yor.
(Bkz.
19/7).
Er(t):
Mür?id
insân-?
anlam?ndad?r.
Eren(t):
Evliyâ
ermi?
Eri?gen(t):
Ula?an
yeti?en
devaml?
eri?en
eri?mek
u?ra?an.
Erkân(a):
Rükûnlar
direkler
esaslar
töre.
Erte/irte(a):
Yar?n
sabah.
Erte-gice(t):
Sabah-ak?am.
Esen(t):
Sa?
salim
rahat
mes'ut.
Esenlemek(t):
Veda
esenlik
dilemek.
Eser(a):
?z
ni?an.
Esfel(a):
a?a??
alçak
sefil.
Eshâb(a):
Sebepler
?eye
vâs?ta
olanlar.
Esilmek(t):
Dökülmek.
Eskice(t):
y?pranm??
giyecek.
Eslemek(t):
Dinlemek
kulak
asmak
kabûl
e?mek.
Eslenmek(t):
Kulak
as?lmak
dinlenilmek.
Esrâr(a):
S?rlar
gizli
mânâlar
hikmetler.
Esrimek(t):
sarho?
Hâle
girmek.
Esritmek(t):
Serho?
Esrük/esrik(t):
Serho?
mest
co?kun
ehl-i
hal.
a?k
serho?u.
E?ker/e?kere:
Â?ikâr
meydanda.
“Â?ikâre”den.
E?mek(t):
Yürümek
yol
at?
e?kin
sürmek
ko?turmak.
Etmek(t):
Ekmek.
Evet(t):
“Fakat”
manas?nad?r.
“Yûnus
yidi
ni?an
didi
evet
üçüni
gizledi”(298/7).
Evgâr(f):
Davar
s?rt?ndaki
yara
kötürüm
yatalak
yaral?.
Evin(t):
Yiyecek
dane
tohum
içi.
“Evin
tutmak:
Danelenmek.”
Evren(t):
y?lan
Evvel(a):
s?fat?.
Öncesi
Eyâ:
Ey
hey.
Eye(t):
Sahip
mâlik.
Eyi:
?yi.
Eyin(t):
arka.
Eyitmek(t):
Söylemek
anlatmak.
Eyle(t):
Öyle
?ekilde.
Eylenmek(t):
Edinmek
eylemek
yapmak.
Eyyûb(Peygamber):
geçen
peygamberlerdendir.
Sab?r
?srailo?ullar?ndand?r.
Ezel(a):
Zaman?n
önsüzlü?ü
ba?lang?c?
Ezelî
vatan:
Elest
bezmi
ruhlar
âlemi.
-F
Fahr(a):
?ftihâr
ö?ünme.
Fahr-?
âlem(a.f.
terkip):
Peygamber.
Fak
Fakî(a):
f?kh?n?
Fakih.
Fakîh
Ahmed
Kutbüddin:
Menâk?bü'l-Ârifîn
müllifine
Sultanü'l-
Ulemâ
dervi?idir.
Horasan'dan
gelerek
Konya'ya
yerle?mi?tir.
Ahmed
Muhyiddin'in
“H?z?r-Namê”sine
göre
Anadolu'da
sûfîlerdendir.
Hayat?
Menkabevî
bilgileri
Seyyid
Hârûn
Hac?
Bekta?
Velâyet-nâmesi
menâk?bnâmelerden
ö?renmekteyiz.
Bilinen
eserinden
birincisi
“Kitâbu
Evsâf?
Mesâcidi'?-?erife”
di?eri
“Çarh-nâme”dir.
Do?umu
ölümü
bilinmemektedir.
Ölümü
M.
1230'lu
y?llarda
olabilir.
Fakr(a):
Tasavvufî
?st?lah
olarak
sülûk
mertebelerini
ya?ay?p
nefsin
olmay?p
Hakk'a
ait
oldu?unu
idrâk
fakr
tamamen
yoklu?u
Fânî(a):
Geçici
yoklukla
ilgili.
Fârig(a):
Vaz
geçmi?.
Elini
ete?ini
çekmi?.
Fârik(a):
Farig'dan
vaz
Farîza/farîda(a):
emri
farz
yap?lmas?
elzem
Fâs?k(a):
emrinden
ç?kan.
Kötülük
F?ska
dü?en.
Fâsid(a):
Kötü
fenâ
yanl??
bozuk
fesad
ç?karan.
Kavgac?
bozucu.
Fâ?(f):
Fa?
ç?karmak.
Aç?klamak.
Gizli
olan?
Fâtihâ(a):
Kur’ân'?n
birinci
sûresi.
Ba?lang?ç
aç??
giri?.
Fazîlet(a):
Hüsn-i
ahlak
ilim
iman
de?er
meziyet.
Fazl(a):
Fazilet
olgunluk
Fehm(a):
Anlama
anlay??
kavrama.
Felek(a):
sema.
Fenâ(a):
kinaye
yokluk
mülkü.
Fenâ-ender-fenâ
(a.f-a.):
Yoklukta
yokluk.
Fenafi'l-fenâ.
Ferâgat(a):Tok
gözlülük
hakk?ndan
geçmek.
Davadan
Ferâh(a):
Bol
aç?c?.
?enlendiren.
Ferâ?/ferrâ?(a):
Dö?eyen
hizmetçi
dö?eyip
süpüren
hizmetkâr.
Ferdâne(f):
Tek
ba??na
yaln?z.
Fereci(a):
Geni?li?e
ferahl??a
Bilginlerin
?eyhlerin
giydikleri
önü
yakas?z
kollu
uzun
Ferhâd(a):
Do?u
Edebiyat?nda
kahraman?n?n
Sevgilisi
“?îrîn”e
ula?abilmek
da?lar
delip
a?m??
fedakarl?k
örne?i.
Mühendisli?i
nakka?l???
vard?r.
Ferik(a):
Bölük
topluluk.
Feri?te
feri?teh(f):
Melek
günahs?z
masûm.
Ferrâ?(a):
temizlik
yapan
hizmetçi.
Fer?(a):
yeryüzü
dö?eme
yaymak.
Fesâd(a):
Bozuk
fenâl?k
kar???kl?k.
Feth-i
bâb
açmak.
Fevka'l-Ulâ:
yüksek.
F?sk(a):
yolundan
ç?kma
isyân
etme
ahlaks?zl?k
kötülük.
Fidâ/fidî(a):
Ba???lama
fedâ
u?runa
Figân(f):
A?lama
s?zlama.
Fil-hâl(a):
hemen
?imdi.
Firâk(a):
Ayr?l?k
ayr?lma.
Firâset(a):
sezme
uyan?kl?k.
Fir'avn:
Mûsâ
ça??nda
ilâh
iddia
M?s?r
hükümdar?.
k?ssas?
uzunca
anlat?l?r.
Firdevs:
cennetin
alt?nc?
kat?.
Bostân.
Firi?teh(f):
Feri?teh
melek..
Firkat/fürkat(a):
Ayr?lma
ayr?l??.
Fitne(a):
Kar???kl?k.
Ortal???
kar??t?rmak
mâl
mülk.
Furkân(a):
bât?l
helâl
haram?n
fark?n?
gösteren.
Fuzûl/fudûl(a):
Lüzûmsuz
?ey
Fuzûll?k(a.t):
Münasebetsizlik
s?radan.
Fürkat(a):
Ayr?l?k.
Firkat.
-G
Gaffârü'z-Zünûb(a):
Günâhlar?
afveden
ba???layan
ac?y?p
merhamet
Gâfil(a):
Gaflet
ehli
gerçeklerden
habersiz
uyuyan.
Gâh(f):
Bazan
ara
s?ra.
Gâib/gây?b(a):
Görünmeyen
göz
önünde
bulunmayan
Galab/galabe(a):
Çokluk
kalabal?k.
Galtân(f):
Yuvarlak
tekerlenen
yuvarlanan.
Gamgîn(f):
Gaml?
kederli.
Gam-güzâr:
Gam
geçiren
tasa
çeken
ömrü
gam
geçen.
Gammâz(a):
Münaf?k
fitneci
birini
birine
çeki?tiren.
Ganî(a):
Hiç
ihtiyac?
manas?yla
zengin
müstagni.
Gâret(a):
Çapulculuk
ya?ma.
Garîb(a):
Gurbette
emsaline
oldu?u
onlar?
anlayacak
kalmad???
cemiyette
yaln?z
veliler
ezel
bezminden
dünyaya
gönderili?inin
hikâyesini
bilen
Ehl-i
fenâ.
Garîbsemek(a.t):
Garip
ki?iler
davranmak.
Gark
olmak(a.t):
Batmak
?eyde
bo?ulmak
benzemek.
Gark(a):
Suda
batmak.
Gassâl(a):
Ölü
y?kay?c?.
Gavvâs(a):
Çok
gayretli
çal??kan
suya
dalan
dalg?ç
inci
arayan
dalg?ç.
Gaybet(a):
bulunmak
g?ybet
di?er
gayb
Dedikodu.
Gayr(a):
ba?ka.
Gâzî(a):
Din
harp
Gedâ(f):
Yoksul
dilenci.
Gedilmek(t):
eksilmek
bütünlü?ü
Gedik
aç?lmak(77/2).
Geh(f):
Geñ
Geni?
bol.
Genc
yaz:
?lkbahâr.
Genc(f):
Hazine
define.
Gencay-genç
ay(t):
Hilâl
yeni
ay.
Genc-hâne(f):
Hazinenin
Genc-i
nihân(f):
hazine
kenz-i
mahfî.
pinhân(f):
Geñez(t):
Kolay
uygun
kolayca.
Geñiyile(t):
Geni?li?iyle.
Geñsüz
söylemek(t):
?ste?i
olmadan
istemeyerek
Geñsüzin(t):
?steksiz.
Ger(f):
E?er.
Gerdân(f):
Dönen
dönücü.
Gerdûn(f):
Kainat
Ge?t(f):
Gezmek
dola?mak.
Gevde(t):
Gövde
gö?üs
kar?n
k?sm?.
Gevher(f):
Mücevher
inci
Geyikli
Hasan:
Bursa
kurbinde
Ke?i?
Da??
ete?inde
Orhan
Gazi
erendir.
türbe
tekye
cami
bina
Da?da
geyiklerle
sohbet
etmesiyle
?öhret
bulmu?tur.
G?l/gil:
Emir
teklik
2.
?ah?s
eki.
Anmag?l
G?lmân(a):
Cennettekilere
hizmet
genç
delikanl?lar.
Genç
u?aklar.
Gile:
vadi.
Giñ/geñ
Gine(t):
Gene.
Girdâr
Amel
fiil
i?.
Gird-i
hâl:
Toz
kabarc???
toz
zerreci?i
tevazu
benzetmedir.
Giriftâr(f):
Tutulmu?
esir
dü?kün
mübtelâ.
Girîv(f):
Ba??rma
ba?r??ma.
Girm(f):
Kurt
kurtçuk.
Girü(t):
Geri
tekrâr
yine
Giryân(f):
A?layan
a?lay?c?.
Göçgünci(t):
yerden
yere
göçen
göçebe
göçer.
Gökçek(t):
Güzel.
Gökren(t):
Gömgök.
Muahhar
metinlerde
“gökrek”
?ekli
“Gökren
katran
denizi
k?ldan
S?rât
gerile”(Bkz.
306/7).
Gönelmek(t):
Yönelmek
yüzünü
döndürmek
teveccüh
Gönilmek/
gönülmek(t):
döndürmek.
Gönlek(t):
Gömlek.
Gönül(t):
Gönül
yürek
kalp
fuad.
Gönülek(t):
Görk(t):
Güzellik
güzelli?i
huy.
Görklü(t):
Güzel
mübarek.
Göymek(t):
.
?çin
yanmak
parlamak.
Göynük/köynük(t):
yanmak.Yan?k
ac?
hicran.
Gözetme(t):
Gözetme
kollama.
Gözgü(t):
Ayna.
Gözsüzsepek/Göz-sepek(t):
Köstebek.
Gubâr(f):
Toz.
Gufrân(a):
günahlar?
afv?
rahmeti.
Gulgule(a):
Ç??l?k.
Gürültü
u?ultu.
Gûr(f):
Mezâr
kabir.
Guristân(f):
Kabristân
mezarl?k.
Gussa(a):
Tasa
üzüntü.
S?k?nt?.
Kaygu.
Gu?(f):
Kulak
i?itmek.
Güç
görmek(t.
Zorlamak.
götürmek(t.
üzmek(t):
Olmas?n?
istemek.
Güçlükle
halletmeye
Güç(t):
Zor
kuvvet
Güft(f):
lak?rt?.
Güftâr(f):
konu?ma.
Güher(f):
k?ymetli
gevher.
Gülbang/gülbenk(f):
a??zdan
dua
ilâhî.
Hususiyetle
sûfîlerin
meclislerde
törenlerde
okuduklar?
edilmi?
Gülistân(f):
Gül
bahçesi.
Güli?gen(t):
gülü?en
ki?iyle
birlikte
kahkaha
atan.
Gülrek(t):
Kahkaha
atan
gülen.
Gülzâr(f):
Gümân(f):
?üphe
zann.
Gümrâh(f):
Yolunu
kaybetmi?.
Gün(t):
Gündüz
Güvece:(?)
“Yilüp
siyas?n
güçin
sebl
ola
güvecesi”(351/12)
m?sra?nda
Güzâf(f):
as?ls?z.
Söz.
Güzer
itmek(f.t):
Geçmek.
Güzide(f):
Seçilmi?
be?enilmi?
Güzin(f):
Seçkin
seçilmi?
seçen.
-H-
Ha
dimedin(t):
derhâl
ha
demeye
kalmadan.
Hâb(f):
Uyku.
Habîb(a):
Sevgili
sevilen
dost.
isimlerinden.
Habs(a):
Zapdetme
tutma
hapis
al?koyma.
Hâcât(a):
?htiyac
lüzûm
muhtaçl?k.
Hacerü'l-Esved(a):
Karata?
Ka'be'nin
duvar?ndaki
mukaddes
ta?.
Hacet-gâh(a):
Dilek
ihtiyâc?n
bildirildi?i
Haç:
Haç
?stavroz.
Hadd(a):
?eriatçe
ceza.
Hadîs(a):
emri
hareketi
sünnet-i
nebevî.
Hâk(f):
Toprak.
Hakk(a):
do?ru
Hakke'l-yakîn(a):
Bularak
inanmak.
Hakikati
mü?ahede
edip
ya?amak
hali.
Yakîn
makamlar?n?n
sonuncusu.
Hakikat
ehlinin
makam?.
Halây?k(a):
Yarat?klar
yarat?lm??lar.
?nsanlar.
Hâlda?:
Ayn?
durumda
hal
arkada??.
Hâlik(a):
Halîl(a):
Sâd?k
samimi
?brahim'in
s?fat?d?r.
Hâlis(a):
Saf
duru
saffetli
Hilesiz
kat?ks?z.
Hall(a):
Giren
dahil
Mansûr:
Mansûr.
Halvet(a):
Yaln?zl?k.
Allah'la
gayr?dan
hazer
Hamîr(a):
Maya
mayas?
içki.
Hân(f):
Yemek
sofras?
ta'am
ahç?
dükkân?.
Han:
Hakan.
Handân(f):
Gülen
güler
gülücü.
Hanende(f):
Okuyan
?ark?
söyleyen.
Hânümân/hânmân(f):
bark
ocak.
Hâr(f):
Hakir
hor
zelil
Harâbât(a):
Meyhane
tekye
mür?idin
Harâmî(a):
Yol
kesen
h?rs?z
haram
yiyen.
Harc/Harc?:
Lay???
uygunu
elveri?lisi
has
Haricî'den
âdi
ucuz.
Hâricî(a):
Has
âdî
ucuz
Harîf(a):
Kimse
adam
i?
eri
meslekta?.
Harîr(a):
?pek.
Hâris(a):
K?skançl?k
çekememezlik.
Hârût-Mârût(a):
?ki
melek.
Büyü
u?ra?t?klar?
k?yamete
kalmak
üzere
Babil'de
kuyuya
as?lm??lard?r.
Hâs
'âm(a):
Herkes
gelenler
Hasenât(a):
Güzellikler
ameller.
Hâs?l(a):
Husule
gelen.
Olan
Hâss-?
havâs(a):
Hâslar?n
hâs?
gerçe?e
ula?anlar.
Seçkinlerin
seçkini.
Hâsslar
Seçkinler
Hâssü'l-hâs(a):
Ha?â(a):
Asla
hiçbir
Katiyyen.
Ha?âli'llah(a):
i?
olmaz.
göstermesin.
Ha?erât(a):
Zararl?
böcekler.
Ha?r/ha??r(a):
Toplanma
kalabal?k
hale
gelme.
Ölülerin
toplanmas?.
Mah?er.
Hatar(a):
Tehlike
uçurum
emniyetsizlik
korku.
Hât?r(a):
Gönül.
Hatt(a):
Çizgi
yol
yaz?
sat?r.
Hattâb(a):
Oduncu.
Ömer'in
lakab?.
Havale(a):
Görmeyi
önleyen
mâni
engel
hâil
ki?iye
b?rakma.
Ismarlama.
Havâle(a):
mâni
Havâs(a):
?leri
gelenler
seçkin
Havf
recâ(a):
Korku
dilek
korkma
dileme.
Havf(a):
Korku.
Havsala(a):
Zihnin
kavrama
Anlay??
Havvâ(a):
Yarat?lan
kad?n
Âdem'in
zevcesi.
Havz(a):
Havuz
su
biriktirmeye
mahsus
üstü
etraf?
duvarl?
Hay(a):
Haydi
hitap.
Hayâ:
Hicâb
Hayf(a):
Amans?zl?khaks?zl?k
zülûm.
Hayr(a):
Me?ru
faydal?
nurlu
?hsan.
Hayrân(a):
?a??rm??
?a?k?n.
Hayy(a):
Daima
diri
ölmek
ihtimalinden
uzak.
zerreden
küreye
tedricen
yay?lan
her?eyde
tezahür
varl?k.
Hayyü'l-Bekâ(a):
Ebedî
Hayz(a):
Kad?nlara
ay
Hazer:
Çekinme
zarar
verebilecek
?eyden
kaç?nma.
Korunma.
Hâz?k(a):
Tabib
hekim
i?inin
Hazne(a):
Hazine'den
bozulmad?r.
Hecâ(a):
A??zdan
hareketle
ses
toplulu?u.
Harflerin
“elif-bâ”
s?ralan??a
isim.
“mezarta??”
?eklî
benzerlik
kurularak
zikrediliyor.
“Ba??ma
dikeler
hece”
Hemân(f):
öylece
Hem-dem(f):
Yolda?
Hemi?e(f):
Daimâ
boyuna
Hemrâh(f):
ayn?
yolda
Hem-râz(f):
S?rda?
Hergiz(f):
Asla.
Hevâ(a):
Heves
istek
arzû
nefse
Hevâset(a):
Nefse
uymak
kötülük
heva
hevese
kap?lma.
Heves(a):
Gelip
geçici
ho?una
Devrân
edip
gezmek.
Hevl(a):
Create your own